ÂDÂB
1- Peygamberimiz dünya sarayına girmenin âdâbına bildirmişdir. S:121 p.1,2
2- İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin en küçük âdâbı Resul-i Ekrem bildirdi. S:141 p.1
3- Kur’an-ı Hakim herbir âdâbda rehberimizdir. M:368 p.4
4- Fahr-i Âlem (A.S.M) Din-i İslam’ın cüz’i âdâbını dahi bizzat getiriyor. M:435 p.4
5- Bir tek sünnet-i seniyeye ittiba yüz tarikat âdâbdan gelemez. M:454 p.7 L:50 p.1,5
6- Sünnet-i seniyyenin bir kismına âdâb tabir ediliyorki. L:53 p. Son
7- Âdâb ve adetler ibadet hükmüne geçer. L:59 p.2
8- Kur’an’ın âdâbıyla edeplen. Bms:466 p.2
9- Ubudiyet-i fikriye âdâbının levazımını ilhal etmesin. Bms:597 p. Son
10- Şeriatın âdâb ve hududu icra olunacak. D:25 p.1
ÂDÂB-I . . .
1- Âdâb-ı şer’iye, âdâb-ı tarikattan yüksek ve ehemmiyetlidir. M:452 p.1,6
2- Âdâb-ı şeriata karşı bir derece lâkayd kalır. M:454 p.2,3,6
3- Bir sünnete ittiba, “bin âdâb-ı tasavvufa müreccahtır” demişler. M:454 p.7
4- Âdâb-ı Nebeviye bir nevi muhalefettir. L:54 p.Son
5- Habibullah’ın âdâb-ı hayatiyesinin nurundan istifadesi azalır. L:56 p.3
6- Fenn-i Âdâb. L:158 p.1
7- Kadınlarda ulvî seciyelerin inkişafı âdâb-ı islamiyetle olabilir. L:202 p.3
8- Âdâb-ı içtimaiye, şeriat-ı islâmiyedir. İ:112 p.3
9- Resul-ü Ekrem (A.S.M) dünyaya âdâb-ı duhülü yaşayış adabını öğretsin. Bms:500 p.2 Ni:69 p.3
10- Bütün hârekatını âdâb-ı şeriatla nurlandırmak. Bms:614 p.5
11- Maarif vekilinin âdâb-ı islamiye lehinde kunuşması. K:139 p.2
12- Kızların âdâb-ı Kur’aniye zinetiyle zinetlenmeleri. Em:136 p.1
13- Kadını güzelleştiren şeyin âdâb-ı Kur’aniye zineti olduğu. T:647 p.2 G:24 p.3
14- Hürriyet şer’iye, âdâb-ı şer’iye ile olabilir. H:61 p.2 M:19 p.5
15- Hürriyet âdâb-ı şeriatla takyid ediniz. D:17 p.1
16- Otuzbir mart hadisesi hissiyat-ı askeriye’nin ve âdâb-ı dindarenelerinin muhalif telkinatının önüne sed çekmekti.
D:37 p.5
17- Âdâb-ı diniyeye muhalif zannettikleri şeyler. D:38 p.2
18- Hürriyet âdâb-ı şeriatla neşvunema bulur. D:70 p.1
???ADAB-I MUAŞERET
TEZELLÜL VE TAHAKKÜM ETMEMEK
Dördüncü Kuvvet: Şefkatle cihazlanmış şehâmet-i imaniyedir. Yâni: Tezellül etmemek; haksızlara, zâlimlere zillet göstermemek, mazlumları da zelil etmemek. Yâni hürriyet-i şer'iyyenin esasları olan, müstebidlere dalkavukluk etmemek ve bîçarelere tahakküm ve tekebbür etmemektir. (H.Ş:35)
İKİNCİ NOTA: Hakikatdar bir rü'yada gördüm ki, insanlara diyordum: "Ey insan! Kur'anın desatirindendir ki, Cenab-ı Hakk'ın masivasından hiçbir şeyi ona taabbüd edecek bir derecede kendinden büyük zannetme. Hem sen kendini hiçbir şeyden tekebbür edecek derecede büyük tutma. Çünki mahlukat, mabudiyetten uzaklık noktasında müsavi oldukları gibi, mahlukiyet nisbetinde de birdirler." (L:114)
S- Nasıl, hürriyet imanın hassasıdır?
C- Zira rabıta-i iman ile Sultan-ı Kâinat'a hizmetkâr olan adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye, o adamın izzet ve şehamet-i imaniyesi bırakmadığı gibi; başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi o adamın şefkat-i imaniyesi bırakmaz. Evet bir padişahın doğru bir hizmetkârı, bir çobanın tahakkümüne tenezzül etmez. Bir bîçareye tahakküme dahi, o hizmetkâr tenezzül etmez. Demek iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saadet...
S- Bir büyük adama ve bir veliye ve
(*): Güzel tarif.
bir şeyhe ve bir büyük âlime karşı nasıl hür olacağız? Onlar meziyetleri için bize tahakküm etmek haklarıdır. Biz onların faziletlerinin esiriyiz.
C- Velayetin, şeyhliğin, büyüklüğün şe'ni tevazu ve mahviyettir. Tekebbür ve tahakküm değildir. Demek tekebbür eden, sabiyy-i müteşeyyihtir. Siz de büyük tanımayınız.
S- Neden tekebbür küçüklük alâmetidir?
C- Zira her bir insan için, içinde görünecek ve onunla nâsı temaşa edecek bir mertebe-i haysiyet ve şöhret vardır. İşte o mertebe eğer kamet-i istidadından daha yüksek ise; o, o seviyede görünmek için tekebbür ile ona uzanıp tetavül ve tekebbür edecektir. Şayet kıymet ve istihkakı daha bülend ise, tevazu ile tekavvüs edip ona eğilecektir. (Mü:19)