Bu derece muzır olan, bizi dünya huzûrundan; sonsuz mutluluktan alıkoyan gaflet perdesini nasıl yırtabiliriz?
l Hastalık, musîbet, felâket gibi haşerât-ı mü’min için, gaflet uykusuna dalmamak için tatlı ikazât-ı İlâhiye ve iltifatât-ı Rahmâniye hükmündedir.10 Aslında maddî/bedenî hastalıklar dert değil, dermandır. Çünkü, gaflet perdesini yırtar; hayatın, sıhhatin, sağlığın kıymet ve lezzetini artırır; hâl/beden diliyle ve sözlü olarak duâya sebep olur; taşkınlıklardan korur; hayır kapısını açar; günahları temizler; hürmet/saygı, merhamet duyguları aşılar; ömür dakikalarını ibâdete çevirir; rahmete vesîle olur. İlimî ve teknolojik gelişmeyi sağlar... 11
l Akşam namazı, insanı gafletten uyandırır. Şöyle ki: Güz mevsiminin âhirinde pek çok mahlûkatın batışını, hem insanın vefâtını, hem dünyanın Kıyâmet başlangıcındaki harâbiyetini hatırlatmakla, tecelliyât-ı Celâliyeyi anlatıp beşeri gaflet uykusundan uyandırır, ikaz eder. 12
l Savaş, terör, şiddet, hastalık ve musîbetler insanın gafletini dağıtır. Çoluk-çocuk demeden meydana gelen binlerce ölümler, sakatlıklar insanı her zaman uyanık ve dikkatli olmaya; âhirete hazırlanmaya; kulluğunun şuûruna varıp ibâdetlerini ve aslî görevlerini yerine getirmeye yönlendirir. 13
l Kadîr-i Zülcelâlin musahhar bir memuru, belki bir gemisi, bir tayyâresi olan küre-i arzın içinde bulunan ve hikmet ve irâde ile iddihar edilen bir bombayı, ehl-i gaflet ve tuğyânı uyandırmak için, “Ateşlendir!” diye olan emr-i Rabbânîyi 14 unutmamak gerekir.
l Günlük siyaset tartışmalarından uzak kalmalı. Çünkü siyaset, gaflet ve dalaletin en boğucu olanıdır. 15
l Gafleti dağıtmanın en etkili metodlarından birisi de, varlığa, olaylara Kur’ân’î bir gözlükle bakabilmektir. mevcudâtı kendileri hesâbına hizmetten azlederek, Fâtır-ı ZülcelÂl hesâbına istihdam edip, Esmâ-i Hüsnâsının mazhariyet ve âyinedarlık vazifesinde istimâl ederek, mânâ-i harfî nazarıyla onlara bakıp, mutlak gafletten kurtulup huzûr-u dâimîye girmektir; her şeyde Cenâb-ı Hakka bir yol bulmaktır. Elhâsıl, mevcudâtı mevcudât hesâbına hizmetten azlederek, mânâ-i ismiyle bakmamaktır. 16
l Güneş, gece perdesini aralayıp eşyanın mâhiyetini gösterdiği gibi, ince ve dikkatli tefekkür de cehâlet karanlığını dağıtıp gafleti yok eder; evham karanlığını dağıtır. 17
l Özetle; gafleti gerçek imânı kazanmakla izale edebiliriz. Çünkü imân; başta akıl, kalp ve vicdan olmak üzere bütün duygu ve lâtifelerimizi uyandırmak, canlandırmak, hayatlandırmaktır. Evet, ehl-i hakikatin hakiki tevhidleri ise, her şeyi Cenâb-ı Hakka isnad etmekle beraber, her şeyin üstünde bulunan mührünü, sikkesini görüp okumaktan ibarettir. Bu huzuru ispat, gafleti nefyeder, yok eder.
Dipnotlar:
10- Sözler, s. 42;
11- Lem’alar, s. 211;
12- Sözler, s. 46;
13- Sözler, s. 140;
14- Sözler, s. 160;
15- Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 6;
16- Mektubat, s. 444;
17- Mesnevi-î Nûriye, s. 298