Kur’anda, dinî bir hükme medar olmayan bir ifade ile yalnız (20:94) âyetinde geçer ve on şey fıtrattandır rivayetinde beyan olunduğu gibi İslâmiyetten önceki asırlarda da sakalın bırakıldığına işaret eder. (Bak: Lihye-i Şerif)
Hadis kitablarında Sahih-i Buhari 77. Kitab-ül Libas’da 63, 64, 65.
Bablar ve Sahih-i Müslim 2. Kitab-üt Tahare, 16. Bab’da 52 ilâ 56. hadisler;
fitrî sünnetler, saç ve sakal hakkındadır. Ve yine S.M. 37. Kitab-ül Libas, 24,
25. Bablar ve İbn-i Mace 32. Kitab, 32.33. Babları ve T.T. 3. ci.323. sahife, saç ve sakalın boyanmasına dairdir. (On şey fıtrattandır, bak: 971.p.)
El-Menhel-ül Azb-ül Mevrud Şerh-i Sünen-i Ebu Davud l. cild sh:
186’da sakalın vücubiyetini kaydederken; İanet-üt Talibîn 2. ci., 340’da
İmam-ı Gazali, Şeyh Zekeriyye-l Ensarî, İbn-i Hacer, Remlî, Hatib-i Şirbinî
ve daha diğer bir kısım âlimler de, sakalı traş etmenin (tenzihen)
mekruhiyetini beyan ederler. İmam-ı Şafiî Hazretleri de: Sakalı kesmek ve
fazla kısaltmak mekruhtur der. (Mezahib-i Erbaa Tercemesi, ci: 3, sh:57)
İmam-ı Nevevî, Müslim Şerhinde Kadı İyaz’dan nakl ile diyor ki: Sakalı kesmek, traş etmek, yakmak da mekruhtur. Gayet uzun olanlar alınırsa (genişliğinden ve uzunluğundan) güzeldir. Şöhret için sakalı büyütmek, kısaltmak gibi mekruhtur. (Müslim Şerh-i Nevevi ci: 3, sh: 151) Tuhfet-ül Ahvezî bi-Şerhi Cami-üt Tirmizî; sakal bırakmak mevzuunda gelen rivayetlerde ifade şekli: El-Menhel-ül Azb-ül Mevrud Şerh-i Sünen-i Ebu Davud l. cild sh:
186’da sakalın vücubiyetini kaydederken; İanet-üt Talibîn 2. ci., 340’da
İmam-ı Gazali, Şeyh Zekeriyye-l Ensarî, İbn-i Hacer, Remlî, Hatib-i Şirbinî
ve daha diğer bir kısım âlimler de, sakalı traş etmenin (tenzihen)
mekruhiyetini beyan ederler. İmam-ı Şafiî Hazretleri de: Sakalı kesmek ve
fazla kısaltmak mekruhtur der. (Mezahib-i Erbaa Tercemesi, ci: 3, sh:57)
İmam-ı Nevevî, Müslim Şerhinde Kadı İyaz’dan nakl ile diyor ki: Sakalı kesmek, traş etmek, yakmak da mekruhtur. Gayet uzun olanlar alınırsa (genişliğinden ve uzunluğundan) güzeldir. Şöhret için sakalı büyütmek, kısaltmak gibi mekruhtur. (Müslim Şerh-i Nevevi ci: 3, sh: 151)
Tuhfet-ül Ahvezî bi-Şerhi Cami-üt Tirmizî; sakal bırakmak mevzuunda gelen rivayetlerde ifade şekli:El-Menhel-ül Azb-ül Mevrud Şerh-i Sünen-i Ebu Davud l. cild sh:
186’da sakalın vücubiyetini kaydederken; İanet-üt Talibîn 2. ci., 340’da
İmam-ı Gazali, Şeyh Zekeriyye-l Ensarî, İbn-i Hacer, Remlî, Hatib-i Şirbinî
ve daha diğer bir kısım âlimler de, sakalı traş etmenin (tenzihen)
mekruhiyetini beyan ederler. İmam-ı Şafiî Hazretleri de: Sakalı kesmek ve
fazla kısaltmak mekruhtur der. (Mezahib-i Erbaa Tercemesi, ci: 3, sh:57)
İmam-ı Nevevî, Müslim Şerhinde Kadı İyaz’dan nakl ile diyor ki: Sakalı kesmek, traş etmek, yakmak da mekruhtur. Gayet uzun olanlar alınırsa (genişliğinden ve uzunluğundan) güzeldir. Şöhret için sakalı büyütmek, kısaltmak gibi mekruhtur. (Müslim Şerh-i Nevevi ci: 3, sh: 151)
Tuhfet-ül Ahvezî bi-Şerhi Cami-üt Tirmizî; sakal bırakmak mevzuunda gelen rivayetlerde ifade şekli: kelimeleri olup manası: “Sakalı olduğu gibi kendi
halinde bırakın” demek olduğunu ifade eder. (ci: 8, sh: 46) (Bak: K.H. hadis:
142)
İmam-ı Malik Hazretlerinin El-Muvatta kitabı sh: 675’de, bıyığı kısalt-
mak, sakalı koyvermek sünnettir der. Muvatta kitabının şarihi Yusuf
Zerkani, Şerh-ül Muvatta kitabı, ci: 5, sh: 397’de aynı hükmü te’yid eder.
Muhaddislerden Tayyibî de: Sakalı bıraktıktan sonra Acemler gibi kesmek,
yahut da merkeb buyruğu gibi çok uzatmak nehyedilmiştir, demiştir.
Mirkat-ül Mefatih, ci: 4. sh: 457’de sakalı traş etmek hususunda bir hürmet (haramlılık) hükmü varid değildir, belki âlimlerin bir kısmı mekruh görmüşlerdir der.
3278/1- Sakal mevzuunda dikkat edilmesi gereken bir cihed de şudur:
Zamanımızda Avrupaî hayat şekli umumîleştiği için; İslâm cemiyetinde
normal görülen İslâmî âdetlerin yaşanması, halk nazarında ileri derecede
dindarlık alâmeti olarak telakki edilmektedir. Meselâ, bir iş yerinde namaz
kılana “Hoca” denilmesi, sakal bırakmanın ileri derecede dindarlık sayılması
gibi.. O halde sakalın şerefini korumak lâzım geliyor... Yani, yüzünde sakalı
olduğu halde dar pantolon giyinmek, lâübaliyane hareket ve konuşmalarda
bulunmak, aşırı ve tarafgirane siyasî veya diğer dünyevî münakaşalara gir-
mek, iş hayatında hırslı olmak, itimada liyakatı kaybetmek, cemiyette umu-
mîleşen kadın-erkek ihtilatı ve açık-saçıklık gibi bid’at ve haramlara karşı
hassasiyet göstermemek gibi haller; dindarlık alâmeti telakki edilen sakal bırakmakla tezadî bir manzara arzedip, sakalın şerefini cidden haleldar eder. Sünnet niyetiyle sakal bırakanlar, mezkûr hususlara çok dikat etmek mecburiyetindedirler.
Ebu Davud fiten/2’de nakledilen ve âhirzaman fitnesinde, cihad-ı ma-
nevî yolunda müsbet hareket ederek meşakkatlere sabreden mücahidi
medheden bir hadisin son kelimesini bazı âlimler, “sakalı traş edilmiş” ma-
nasında tefsir etmişlerdir. Bu kelimenin çeşitli manalarından biri olarak veri-
len bu manayı, R.E. 100. sahife kenarında fevaha kelimesini izah ederken ele alır ve elvehiy kelimesinin bir manası, sakalsız demektir diye kaydeder.
Tezkiret-ül Kurtubî de bu kelimeyi aynı manada zikreder. Et-Tergîbu ve-t
Terhîb’de de; zamanın bedii, alışılmadık şahsı, garib bir insan manalarını ha-
tırlatan “Feya acaba” ifadesi ile o şahsa karşı alâka uyandırılır. Evet böyle
işarî ve letafetli ince manalar, sarih ifadelerle bildirilmez. Zira sırr-ı imtihana
uygun düşmez. Böyle telmihler, ehl-i ferasete uzaktan bir işarettir, delail-i
şer’iye ile isbatı aranmaz. (Bak: 2026 p) (Mezkûr hadisin mana ve me’hazı için
993. p.a bakınız.) Sakal bırakıldıktan sonra kesmenin haramiyeti, (Bir sünnete şuru’ olunup ikmal edilmezse, ba’dehu onu ikmal ve ifa eylemek vacib olur, ifa edilmezse mes’uliyet getirir.) kaidesiyle de alâkalıdır. Bu kaide için bak: Şerh-ül Menar Fi-l Usuli İbn-i Melek, sh: 197, Fasl-ül Meşruat.
Daha geniş araştırma isteyenler: Müsned-i Ahmed bin Hanbel, Evvel-i
Cüz’ sh: 243, 301, Sani-i Cüz’ sh: 16, 52, 65, 118, 156, 229, 239, 283, 356,
365, 366, 387, 410, 489, Salis-i Cüz’ sh: 122, 103, 255, Rabi-i Cüz’ sh: 108, 109, Hamis-i Cüz’ sh: 410, Sadis-i Cüz’ sh: 137’ye bakabilirler.