Risale-i Nur hizmetinin haslar dairesinin nokta-i nazarı olan keyfiyete bakan hizmet ile, geniş daire nokta-i nazarı olan kemmiyetin bir mukayesesi:
“Nurların fütuhatını kalben temaşa ederken, bazı has kardeşlerimin Nur’un tercümanına verdikleri makam noktasında baktım.
O makama nisbeten fütuhat az olmasından, o makamın şerefi için bir hırs ile vazife-i İlahiyeye karışmak gibi şekva geldi.
Binler derece şükür ve sırf rıza-yı İlahî noktasında bazı biçarelerin Nur’la imanlarını kurtarmak cihetiyle binler hamd, sena ve şükür lâzımken, bir teşekki ve sıkıntı geldi.
Sonra mahviyet ve terk-i enaniyet ve ihlas-ı tam ile aynı vaziyete baktım, gördüm ki:
O fütuhatta binler hamd ü sena ve teşekkür ve manevî sürur ve sevinç ruhuma geldi.
Ben o halde iken anladım ki, makamat-ı maneviye dahi mesleğimizde mevzubahis olmamalı.
Eğer bazı has kardeşlerimin hakkımdan yüz derece ziyade bana verdikleri hisse ve makam hakikat olsa ve hakkım da olsa, mezkûr hakikat için bırakmağa, meslek-i Nuriyedeki ihlas-ı tamme bırakmağa mecbur eder.”
Bediüzzaman Said Nursi