Âhirzamanda biri İslâm âleminde, di­ğeri beşeri­yet âleminde olmak üzere iki deccal ve ce­reyanları bu­lu­nur.
Sual: «Rivayetlerde, her iki Deccal’ın hâ­ri­kulâde icraatlarından ve pek fevkalâde ik­tidarlarından ve heybetlerinden bahsedil­miş…
Elcevab: وَالْعِلْمُ عِنْدَ اللّهِ İcraatları büyük ve hâ­riku­lâde olması ise: Ekser tahribat ve hevesata sevkiyat ol­duğundan, kolayca hâ­rikulâde öyle işler yaparlar ki, bir rivayette “Bir günleri bir senedir.” Yani; bir senede yaptıkları işleri, üçyüz senede yapıl­maz de­nilmiş...
İstidrac eseri olarak, müstebidane olan koca hükû­met­lerinde, cesur orduların ve faal mille­tin kuv­vetiyle vu­kua gelen te­rakkiyat ve iyi­likler haksız olarak onlara isnad edilmesiyle binler adam ka­dar bir ik­tidar onların şahıslarında teveh­hüm edil­meğe sebeb olur.
Her iki Deccal, azamî bir is­tib­dad ve azamî bir zulüm ve azamî bir şiddet ve dehşet ile hareket ettiklerinden, azamî bir iktidar gö­rünür. Evet öyle acib bir istibdad ki; -kanunlar perde­sinde- herkesin vicdanına ve mukadde­satına, hattâ el­bise­sine müdahale ederler.
Zannederim asr-ı âhirde İslâm ve Türk hürriyet-perverleri, bir hiss-i kablel­vuku ile bu dehşetli istib­dadı hissederek oklar atıp hü­cum etmiş­ler. Fakat çok aldanıp yanlış bir hedef ve hata bir cep­hede hücum göstermişler. Hem öyle bir zulüm ve cebir ki; bir adamın yüzün­den yüz köyü harab ve yüzer ma­sumları tecziye ve tehcir ile perişan eder.
Her iki Deccal, Yahudi’nin İslâm ve Hristiyan aleyhinde şiddetli bir intikam besleyen gizli komitesi­nin muavenetini ve kadın hürriyetle­rinin perdesi altın­daki deh­şetli bir diğer komitenin yardımını, hattâ İs­lâm Deccalı masonların komite­lerini alda­tıp müzahe­retlerini kazandıklarından deh­şetli bir ik­tidar zannedi­lir.» (Şualar sh: 593) (Bak: İslâm Prensipleri Ansiklo­pedisi 3979/1, 3980. p.lar) (Bak: 105. p.)
«Rivayette vardır ki: “Âhirzamanda Deccal gibi bir kısım şahıslar, uluhiyet dava edecekler ve kendile­rine secde ettirecekler.”
Allahu a’lem, bunun bir te’vili şudur ki: Nasıl bir padişahı inkâr eden bir bedevi kumandan, ken­dinde ve başka kumandan­larda, hâkimiyetleri nis­betinde birer küçük padişahlık tasavvur eder. Aynen öyle de: Tabiiyyun ve maddiyyun mezhebi­nin başına geçen o eşhas, kuvvetleri nisbetinde kendi­lerinde bir nevi ru­bubiyet tahayyül ederler ve raiyetini kendi kuvveti için kendine ve heykellerine ubudiyetkârane serfüru’ etti­rirler, başlarını rükûa getirirler de­mek­tir.» (Şualar sh: 584)
«Büyük Deccal’ın ispirtizma nevin­den tes­hir edici hassaları bulunur. İslâm Deccalı’nın dahi, bir gözünde teshir edici manyetizma bulunur. Hattâ rivayetlerde “Deccal’ın bir gözü kördür” diye nazar-ı dik­kati gö­züne çevirerek Büyük Deccal’ın bir gözü kör ve öteki­nin bir gözü öteki göze nis­be­ten kör hükmünde oldu­ğunu had­îste kay­detmekle, onlar kâfir-i mutlak bu­lunduğun­dan yalnız münha­sıran bu dünyayı gö­re­cek birtek gözü var ve akibeti ve âhireti göre­bi­le­cek gözleri olmamasına işaret eder.» (Şualar sh: 595)
Rivayette mealen:
«Deccal sol gözü kör, saçı çoktur. Cennet ve cehennemi vardır; fakat gerçekte cehennemi cennet, cenneti de cehennem­dir.» (*)
Hem «rivayette var ki: -İsa Aleyhisselâm Deccal’ı öldürdüğü münasebe­tiyle- “Deccal’ın fev­kalâde bü­yük ve mina­reden daha yüksek bir aza­met-i heykelde ve Hazret-i İsa Aleyhisselâm ona nisbeten çok küçük bu­lunduğunu..” gösterir.
لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللّهُ Bunun bir te’vili şu ol­mak gerek­tir ki: İsa Aleyhisselâm’ı nur-u iman ile tanıyan ve tabi olan cemaat-i ru­haniye-i mücahidînin kemi­yeti, Deccal’ın mektebce ve askerce ilmî ve maddî or­dula­rına nisbe­ten çok az ve küçük olmasına işa­ret ve ki­nayedir.» (Şualar sh: 588) Bu riva­ye­tin tat­bikî bir izahı, Kastamonu Lâhikası sh: 80’de var­dır. (*) (Tac Tercemesi hadîs:1034)