Yani “Nelerden uzak durulacak”
Cemiyette yaygınlaşan hayat anlayışı ve yaşayışının şekli, rivayetlerde haber verilen ahirzaman fitnesine mutabık çıktığı için, bu tarz yaşayışlardan uzak durulması gerekiyor.
Evet, “Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan her asırda her ferde hitab eder bir ilm-i muhit ve bir irade-i şamile ile herşeye bakabilir; ve madem ülema-i İslâm'ın ittifakıyla, âyetlerin mana-yı sarihinden başka işarî ve remzî ve zımnî müteaddid tabakalarda manaları vardır.
Ve madem
يَااَيُّهَاالّذِينَ آمَنُوا
gibi hitablarda her asır gibi, bu asırdaki ehl-i iman, Asr-ı Saadetteki mü'minler gibi dâhildir.
“Ve madem İslâmiyet noktasında bu asır, gayet ehemmiyetli ve dehşetlidir.ehl-i imanı onun fitnesinden sakınmak için şiddetle haber vermiş.” (K: 186) Kur'an ve Hadîs ihbar-ı gaybî ile,
Hem “Rivayette var ki: "Fitne-i âhirzaman o kadar dehşetlidir ki, kimse nefsine hâkim olmaz." Bunun için, binüçyüz sene zarfında emr-i Peygamberîyle bütün ümmet o fitneden istiaze etmiş, azab-ı kabirden sonra
مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَمِنْ فِتْنَةِ آخِرِ الزَّمَانِ
(*) vird-i ümmet olmuş.
Allahu a'lem bissavab, bunun bir tevili şudur ki: O fitneler nefisleri kendilerine çeker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikâb ederler……” (Ş: 584) (*) R.Nurun Kudsi Kaynakları, sıra no:809
Risale-i Nurlarda, ümmet-i Muhammed’in (a.s.m.) istikbalde başına gelecek felaketlerin birincisi, Moğol Hükümdarı Cengiz ve Hulagu’nun saldırmasıyla Hilafet-i Abbasiyenin yıkılması gösterilir.
Sonra o zamandan doğrudan bu zamana açıkca bakarak Osmanlı Devletinin elinde bulunan hilafetin yıkılmasına işaret vardır. Ve bu fitne Kur’an ve Hadisin işaretiyle en büyük fitne olarak ifade edilir. Şöyle ki:
“Yine o ehl-i dalalet fırkaları, siyaset yoluyla Hülâgu Cengiz fitnesini İslâmların başına getirdiler. Bu fitneden hem hadîs, hem Hazret-i Ali Radıyallahü Anh sarih bir surette aynı tarihiyle işaret ediyorlar.
Sonra bu zamanımızın fitnesi en büyük bir fitne olduğundan, hem müteaddid hadîsler, hem çok işarat-ı Kur'aniye aynı tarihiyle haber veriyorlar.
Buna kıyasen, ümmetin geçireceği safahatı küllî bir surette bir hadîs beyan ettiği vakit, bazan o küllînin birtek hâdisesini, misal olarak tarihi gösterir. Böyle müteşabih ve manası tamam anlaşılmayan hadîslerin Risale-i Nur eczaları kat'î bir surette tevillerini beyan etmiş. Yirmidördüncü Söz'de ve Beşinci Şua'da, bu hakikatı düsturlarla beyan etmiş.” (Ş: 332)
“…..Fitne-i âhirzamanın mahiyeti bana göründü ki; o fitnenin en dehşetlisi ve cazibedarı, kadınların yüzsüz yüzünden çıkıyor. İhtiyarı selbedip, pervane gibi sefahet ateşine atıyor. Ve bir dakika hayat-ı dünyeviyeyi, senelerle hayat-ı bâkiyeye tercih ettiriyor.” (Gençlik Rehberi:sh. 17)
“Âhirzamanın fitnesinde en dehşetli rolü oynayan, taife-i nisaiye ve onların fitnesi olduğu hadîsin rivayetlerinden anlaşılıyor……” (Gençlik Rehberi: 24)
Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz (A.S.M.) şöyle buyuruyor:
مَاتَرَكْتُ بَعْدِى فِتْنَةً هِىَ اَضَرَّ عَلَى الرِّجَالِ مِنَ النِّسَاءِ
Resulullah (A.S.M.): Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne, bir imtihan vesilesi bırakmadım.» (S.M. ci: 8 sh: 227 hadis: 97 ve 98,99. hadisler de aynı manada olup, İ.M. 36. kitab-ül fiten 19. babı da kadın fitnesi hakkındadır.)
Âhirzamanda çıkan nifak cereyanının mahiyetini, Risale-i Nur’un ikazıyla anlayanların, o cereyandan alâkalarını keseceklerini anlatan Bediüzzaman Hazretleri şöyle der:
“Şimdi ihtiyarımızın haricinde onun mahiyeti ne olduğunu, en başta ve en ziyade alâkadar ve en son ondan vazgeçecek adamların ellerine kat’i hüccetler gösteren ve isbat eden Risale-i Nur geçmesi, kemal-i merak ve dikkatle okunması öyle bir hâdisedir ki; bizler gibi binler adam hapse girse, hatta idam olsalar, Din-i İslâm cihetiyle yine ucuzdur. (Ş. 339)
“Rivayette var ki: “Süfyan büyük bir âlim olacak, ilim ile dalalete düşer. Ve çok âlimler ona tabi olacaklar.”
Vel’ilmu indallah, bunun bir te’vili şudur ki: “Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekavetiyle ve fenniyle ve siyasi ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine tarafdar eder ve din derslerinden tecerrüd eden maarifi rehber edip tamimine şiddetle çalışır.” demektir.” (Şualar:585)
Süfyan denilen İslam Deccal’ının şahsından daha çok, cereyanı ve komitesi daha dehşetlidir.
Kur’an (27: 48) âyetinde, 9 şerir çete veya çete başlarının ifsadatı bildirilir.