ÖNSÖZ
İslam cemiyetlerinde herkesin haberdar olduğu fitne-i âhirzaman ve en dehşetlisi Deccal şerrini ve mümessille­rini, icraatlarıyla, ha­ki­ki vecheleriyle tanınmasında ve bilinmesinde sayısız faydalar vardır.
Her müslüman, Deccalı ve fitne-i âhirzamanı tanımalı ve ona karşı tedbir al­malıdır.
Bu fitnelerin tabanı ve zuhuruna sebeb olan Gizli İfsad Komi­teleri kimlerdir? Şahs-ı manevi-i dalâ­let ve dehşetli dinsiz şahıslar bilinmelidir ki tedbir alınabilsin.
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin işaret ettiği gizli komi­telerin her devirde temsilcileri vardır, bu komitelerin mahiyeti nedir?
Bu gizli dinsizlik cereyanlarına karşı cihadın nasıl olacağı bilinmediği zaman, din adına yapılan hizmet­lerden netice almak hem zorlaşır hem yanlış metodlardan dolayı mesul oluruz.
Bu değerli eser, ilk baskısından kısa bir süre bit­miş olma­sına rağmen, çeşitli sebeplerden bugüne ka­dar tekrar baskısı ya­pılamamıştı. Bu eserin kıymet ve ehemmiyetini takdir eden ve tekrar basılması için gay­ret gösterenlerden Cenab-ı Hak ebeden razı olsun.
Şimdi de sitemizde yayınlayarak herkesin istifadesine arz ediyoruz.
GİRİŞ
Âhirzaman fitnesinin dehşetli ifsadatın­dan üm­meti ikaz eden çok rivayetler vardır. Ancak bu riva­yetlerin çoğu müteşabihat nevin­den olduğu için yani herkesin anlayabile­ceği kadar açık olmadığın­dan, ilimde rasih olan­la­rın, bil­hassa asrın imamının bu rivayet­le­rin mânâ ve maksadlarını açık­laması ge­rekiyor. Bu se­beple de eserimizde topladığımız ba­hislerin ve izahla­rın çok bü­yük kısmını Risale-i Nur eser­le­rinden alıp tertip ettik. Çünki, çok mes’e­lelerde olduğu gibi bu mes’e­lede de Risale-i Nur müellifinin söz sahibi ol­duğu hususunda ka­t’i ka­naatımız vardır. İslâm ilim dünyasında da aynı ka­naatın çok tereşşu­hatları görül­müştür ve görülü­yor.
Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur eserlerinde âhir­zaman fitnesi, Deccal, Süfyan gibi kıyamet alâ­metleri hak­kındaki çok mes’ele­leri ele almış, ikna edici delillerle ve hiç çe­kinmeden ve tam bir fedaî ola­rak ortaya çıkıp büyük ve geniş çapta mu­vaffakiyet kazanmıştır. Bu mu­vaffakiyet hak­kında Bediüzzaman Hazretleri şöyle diyor:
«…Bizler gibi binler adam hapse girse hattâ idam olsalar, Din-i İslâm cihetiyle yine ucuz­dur…» (Şualar sh: 339)
Âhirzaman fitnesinden ikaz için gelen ri­vayetler açıkça bu felaketi bildirse daha iyi ol­maz mı idi? diye bir sual ha­tıra gelebilir. Bu mes’elenin hikme­tini Bediüzzaman Hazretleri şöyle beyan ediyor:
«İman ve teklif, ihtiyar dairesinde bir imti­han, bir tecrübe, bir müsabaka olduğun­dan, per­deli ve derin ve tetkik ve tecrübeye muh­taç olan nazarî meseleleri el­bette bedihî olmaz. Ve her­kes ister istemez tasdik edecek derece­de za­rurî olmaz.
Tâ ki, Ebu Bekir’ler âlâ-yı illiyyî­ne çıksın­lar ve Ebu Cehil’ler esfel-i sâfilîne düşsünler. İhtiyar kal­mazsa teklif olamaz.
Ve bu sır ve hikmet içindir ki, mucizeler seyrek ve nâdir verilir. Hem dâr-ı teklifte gözle görünecek olan alâmet-i kıya­met ve eşrât-ı saat, bir kısım müte­şabihat-ı Kur’âniye gibi kapalı ve tevilli olu­yor.
Yalnız, gü­neşin mağripten çıkması bedahet de­re­cesinde herkesi tasdike mecbur et­tiğinden, tevbe ka­pısı kapanır, daha tevbe ve iman makbul ol­maz. Çünkü, Ebu Bekir’ler Ebu Cehil’ler ile tas­dikte be­raber olurlar.
Hattâ Hazret-i İsa Aleyhis­selâmın nüzûlü dahi ve kendisi İsa Aleyhisselâm ol­duğu, nur-u imanın dik­katiyle bilinir; herkes bilemez.
Hattâ Deccal ve Süfyan (*) gibi eşhâs-ı müthişe, kendileri dahi kendilerini bilmiyorlar.» (Şualar sh: 579)
(*) Süfyan denilen İslâm deccalının varlığı hakkında bir çok hadis vardır. Bunlardan birisi için bk: el-Hâkim, el-Müstedrek: 4:520.
«Mehdi, Süfyan gibi âhirzamanda gele­cek eş­has­ları çok zaman evvel hattâ Tabiîn zama­nında onları beklemişler, yetişmek emelinde bulunmuş­lar.
O eşhasın şahs-ı manevîsine veya temsil et­tik­leri cemaate ait âsâr-ı azîmeyi o eşha­sın zâtla­rında ta­sav­vur ederek öyle tefsir etmişler ki, o eşhas-ı hâ­rika çık­tıkları vakit bütün halk onları tanıyacak gibi bir şekil vermişler.
Halbuki de­miş­tik: Bu dünya tec­rübe meyda­nıdır. Akla kapı açılır, fa­kat ihtiyarı elinden alınmaz. Öyle ise o eşhas, hattâ o müdhiş Deccal dahi çıktığı zaman çokları, hattâ ken­disi de bidayeten Deccal oldu­ğunu bilmez. Belki nur-u imanın dikkatiyle, o eşhas-ı âhirzaman tanılabi­lir.» (Sözler sh: 343-344)