Bediüzzaman'ın dostu ve arkadaşı olan Van eski valisi Cevdet Bey (Paşa) Tahir Paşanın oğludur. Cevdet Beyin Hikmet ve Fikret Belbez adında iki kardeşi vardır.
Bediüzzaman'ın büyük Tarihçe-i Hayat'ında Cevdet Beyden şöyle bahsedilmektedir:
"Bediüzzaman Kafkas Cephesinde Enver Paşa ve fırka kumandanının hayranlıkla takdir ettikleri hizmet-i cihadiyeyi yaptıktan sonra Rus kuvvetlerinin ilerlemesinden dolayı Van'a çekildi. Van'ın tahliyesi ve Rusların hücumu sırasında, bir kısım müdafaaya karar verdikleri halde, geri çekilen Van Valisi Cevdet Beyin ısrarıyla Vastan (Gevaş) kasabasına çekildi."
Cevdet Beyden l9l6 Haziran sayısında Harb mecmuası da sitayişle bahsetmektedir.
Ahmet Emin'in anlattıkları
Bu arada Ahmed Emin Yalman, l970 senesinde neşrettiği Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim isimli hâtıralarının ikinci cildinde, "Çok mert ve dinamik bir insan olan dostum eski Van valisi Cevdet Bey" diye takdim etmektedir. Ayrıca hâtıratının valiler grubu kısmında Malta adasında esir iken beraber bulundukları Cevdet Bey için şunları ifade etmektedir:
"Valilerden Cevdet Bey Polveristan'daki en hoş mizaçlı arkadaşlardan biriydi. Muhtaç olan arkadaşlara hiç belli etmeden yardım ederdi. Bugün eşine rastgelinmeyecek kadar mert bir insandı. Babası Tahir Paşa Van'da yıllarca valilik etmişti. Kendisi de Van valisi oluncaya kadar bütün idare hayatını Van'ın civarında geçirmişti. Van'da Çatak kaymakamlığında bulunduğu sırada başından geçen şu hâdise mertliğinin bir örneğidir: Rus Konsolosu, bilmem ne sebeple kendisine Cevdet Beyden hakaret görmüş sayarak, tarziye [özür] istemiş, vali ve kumandanla konuşmuş. Konsolosun bir ziyafet vermesi ve Cevdet Beyin ziyafete gelip tarziye vermesi kararlaştırılmış. Cevdet Beyin bunu önlemek için vali ve kumandana olan ricaları para etmemiş. Bunun üzerine ziyafet akşamı tabancasını çekip, dizini bir kurşunla yaralamış, haftalarca yaralı olarak yatmış, tarziye işi de böylece ortadan kalkmış."
Malta adası sürgün ve esirlerinden olan Cevdet Beyin buradan kaçma teşebbüsü ile ilgili olarak Yalman şunları yazmaktadır.
"Zindanda bulunanların tabiî derdi, buradan kurtulmaktı. Kurtulmanın üç yolu vardı: Kaçmak, şahsî olarak serbest bırakılmak, toplu olarak veya gruplar halinde kurtulmak... Esirliğe karşı isyan hissi duydukça insanın zihni bu üç yola ait ihtimaller arasında dolaşıyordu. Aramızda kaçmayı ciddî surette düşünenler ve bir düzüne yol arayanlar da vardı. Nitekim sonradan bu yolu bulanlar da oldu. Eski Van valisi Cevdet Tahir Bey en ateşli kaçış sevdalısıydı. Gece gündüz plân yapmak ve çare aramakla uğraşırdı. Düşündüklerini bana açar ve beni de beraber kaçmaya sürüklemek isterdi. Ben onun hesabına çare düşünmekle beraber, kendim kaçmaya pek taraftar değildim. Bir defa tabiat itibarıyla iyimserim. Az zamanda kurtulacağımıza kendi kendimi inandırmak için kırk delil buluyordum. Sonra, l6 Mart'tan sonra Millî Kuvvetler taraftarı diye tutulanların daha kolay kurtulmak ümidi vardı. Ben kaçacak olursam gazetenin kapanması ve birçok arkadaşın açıkta kalması tehlikesi olabilirdi. Cevdet Bey o kadar azim ve sebatla işe sarılmıştı ki, günün birinde Kırzade Mustafa Beyle beraber kaçmanın yolunu buldu."