l9l7'de Burdur'da dünyaya geldi. Bediüzzaman'ı ilk defa l926'da Burdur'da görmüştü. Üstadın talebelerinden. Risale-i Nur nâşirlerindendir.
"Bir gün gönüldaşlarımla sahbette birkaç arkadaş merhum Bediüzzaman ile aramda geçen hatıralarımı yazmamı istediler. Gerçi ben aczimi bilirim. Denizin yanında bir damla olan bu aciz, bunu nasıl anlatacak! Bunu yıllarca düşündüm; nihayet, devam eden ısrarlara dayanamıyıp 'peki' dedim. Karınca misali anlatmaya çalışacağım. Buradaki bütün kusurlar benim.... Hatıralarıma başlamadan evvel biraz kendimden bahsetmek gerekecek; her ne kadar, insanın kendinden bahsetmesi pek hoş olmasa da...
"Yıllarca Risale-i Nuru aradım"
"Aslen, Burdur'luyum l332 doğumluyum. Küçük yaşımdan beri dinime, milletime bağlıyım. Okumayı çok seviyorum. 933-934 Ortamektep mezunuyum. Yanılmıyorsam yıl l926, İlk mektep ikinci sınıfdayım. Bir gün muallimimiz Nefi Bey Burdur'da bizi Karasenir Mahallesinin üstündeki Maşat Tepeye götürdü. Orada bizi gezdirirken uzaktan bir zatı gördük. Muallimimiz bize: “Çocuklar, dağılmayın; ben şu zatla konuşup hemen döneceğim” dedi ve gitti. Beş dakika kadar konuştu, döndü. Bize o zatı göstererek: 'Bu, zamanımızın en büyük alim bir zatıdır. Bu zata Bediüzzaman derler' dedi. Biz, o tarafa bakıştık, bize gülerek el salladılar. Sonra ayrıldık. O zamandan beri, benim hafızamda bu zatın ismi ve siması hep baki kalmıştır. İlkokulu bitince yıllarca Risale-i Nur aradım, bir görüp okuyayım diye... Yaşlı amcalarıma sorduğumda: 'Çok güzel risalelerdi, ama biz korkudan o risaleleri hep gömdük' diye cevap veriyorlardı