NUR DERSi - NUR DERSLERi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

NUR DERSi - NUR DERSLERi


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
Konu Yazan GöndermeTarihi
Ptsi Mart 16, 2009 11:19 am
Ptsi Mart 16, 2009 11:19 am
Paz Mart 15, 2009 2:38 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:54 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:52 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:50 pm
Perş. Mart 12, 2009 7:30 pm
Perş. Mart 12, 2009 11:55 am
Perş. Mart 12, 2009 11:53 am
Perş. Mart 12, 2009 10:53 am
Salı Mart 10, 2009 11:46 am
Paz Mart 08, 2009 10:41 pm
C.tesi Mart 07, 2009 4:18 pm
Perş. Mart 05, 2009 1:29 pm
Perş. Mart 05, 2009 1:21 pm
Perş. Mart 05, 2009 11:12 am
Perş. Mart 05, 2009 12:34 am
Perş. Mart 05, 2009 12:32 am
Perş. Mart 05, 2009 12:32 am
Perş. Mart 05, 2009 12:31 am
Perş. Mart 05, 2009 12:31 am
Perş. Mart 05, 2009 12:28 am
Perş. Mart 05, 2009 12:28 am
Perş. Mart 05, 2009 12:27 am
Perş. Mart 05, 2009 12:27 am

 

 RİSALE-İ NURDAN ALMANYA DERSİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
NurDersi
MuHakkiK
MuHakkiK
NurDersi


Mesaj Sayısı : 709
Kayıt tarihi : 30/01/09

RİSALE-İ NURDAN ALMANYA DERSİ Empty
MesajKonu: RİSALE-İ NURDAN ALMANYA DERSİ   RİSALE-İ NURDAN ALMANYA DERSİ Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 12:50 pm

Kürdistan'ın sarp, yalçın kayaları arasından gelerek, İstanbul'da bulunan Bediüzzaman Said Nursî'yi ilzam edemeyen İslâm üleması, Şeyh Bahid'den bu genç hocanın (Bediüzzaman'ın) ilzam edilmesini isterler. Şeyh Bahid de, bu teklifi kabul ederek bir münazara zemini arar. Ve bir namaz vakti, Ayasofya Câmii'nden çıkılıp "çayhane"ye oturulduğunda, bunu fırsat telakki eden Şeyh Bahid Efendi, Bediüzzaman Said Nursî'ye hitaben: مَا تَقُولُ فِى حَقِّ اْلاَوْرُوبَا وَ الْعُثْمَانِيَّةِ
Yani: "Avrupa ve Osmanlı Devleti hakkında ne diyorsunuz? Fikriniz nedir?" Şeyh Bahid Efendi hazretlerinin bu sualden maksadı; Bediüzzaman Said Nursî'nin, şek olmayan bir bahr-i umman gibi ilmini ve ateşpare-i zekâsını tecrübe etmek değildi. Zaman-ı istikbale ait şiddet-i ihatasını ve idare-i âlemdeki siyasetini anlamak fikrinde idi.
Buna karşı, Bediüzzaman'ın verdiği cevab şu oldu:
اِنَّ اْلاَوْرُوبَا حَامِلَةٌ بِاْلاِسْلاَمِيَّةِ فَسَتَلِدُ يَومًا مَا وَاِنَّ الْعُثْمَانِيَّةَ حَامِلَةٌ بِاْلاَوْرُوبَائِيَّةِ فَسَتَلِدُ اَيْضًا يَوْمًا مَا

Yani: Avrupa bir İslâm Devletine, Osmanlı Devleti de bir Avrupa Devletine hâmiledir. Bir gün gelip doğuracaklardır.
Bu cevaba karşı, Şeyh Bahid Hazretleri: "Bu gençle münazara edilmez, ben de aynı kanaatta idim. Fakat bu kadar veciz ve beligane bir tarzda ifade etmek, ancak Bediüzzaman'a hastır." demiştir. Nitekim Bediüzzaman'ın dediği gibi, ihbaratın iki kutbu da tahakkuk etmiş. Bir iki sene sonra Meşrutiyet devrinde, şeair-i İslâmiyeye muhalif çok âdât-ı ecnebiyeyi ahzetmek ve gittikçe Türkiye'de yerleştirmekle; ve şimdi Avrupa'da Kur'an'a ve İslâmiyet'e karşı gösterilen hüsn-ü alâka ve bilhassa bahtiyar Alman Milletinde fevç fevç İslâmiyeti kabul etmek gibi hâdiseler; o ihbarı tamamıyla tasdik etmişlerdir. S: 753

İttihad-ı İslâmı meydana getirmek için çalışan ehl-i İslâma yegâne çarenin Risale-i Nur olduğu mütehassıs zatlar tarafından kabul ve tasdik edilmektedir. Hem, bugünkü dünyadaki ihtilâfları halledecek olan; aklen, fikren terakki etmiş yirminci asır insanlarına hak ve hakikatı anlatabilecek yepyeni bir ilmî keşfiyatı ve bir teceddüdü Amerika'da, Avrupa'da hususan Almanya'da, taharri eden cereyanlar meydana gelmiş; eğer idrak edebilirler ve görebilirlerse, işte Risale-i Nur Külliyatı... Nitekim bu hakikatın idrak edilmeye başlandığını gösteren emareler bahtiyar Alman Milleti içinde görülmektedir. T:696
Risale-i Nur; Avrupa, Amerika ve Afrika'da da hüsn-ü teveccühe mazhar olmuş; başta bahtiyar Almanya ve Finlandiya olmak üzere, birçok memleketlerde okunmaya başlanmıştır.
Bu cümleden olmak üzere, Almanya'da, Berlin Teknik Üniversite Mescidine Risale-i Nur külliyatı konulmuş ve Şarkiyat Üniversitesi İlâhiyat bölümünde Risale-i Nur hakkında konferans tertip edilmiştir. Almanya'daki İslâmî fütuhatta Risale-i Nurun büyük rolü olmuştur. T: 711
Râbian: Kat'iyyen tahakkuk etmiş ki: Risale-i Nur hariçten hücum eden küfr-ü mutlaka karşı bu milleti ve Âlem-i İslâmiyeti muhafaza edecek Kur'ân-ı Hakîmin mucize-i mâneviyesinden bir derstir ki, dinsiz feylesoflardan hiçbirisi ona karşı mukabele çaresi bulamadılar. Kat'iyyen haber aldık ki: Hariçte bazı yerde bir milyon gençler "Müsalemet-i umumiyyeyi temin edecek Risale-i Nurdur" demişler. Sulh-u umumî taraftarı Almanya ve Amerika gibi bazı ecnebilerin de Risale-i Nur'u tercümeye başladığını haber aldık. T: 705

SOSYALİSTLİK

Sosyalistlik desatiri, İslamiyetin esasatını bozmaz. Şu medeniyet-i sefihe bozuyor. Hem çok bahalı düşüyor. Zira maddiyunluk ve engizisyonluk mayesiyle neşvü nema bulan medeniyeti hazıra, pek çok aldatıcı ve müşevvik vesait ile mücehhez ve cazibedardır. O sehhare din ve namus ve fazilet mukabilnde kendini satıyor. Şa’şalı bir hayatı gösterip takdim ettiğinden dinden namustan fazla rüşvet alıyor. Sosyalistlik ise, basit sade bir hayatı takdim ediyor. Ona mukabil dininden, imanından, namusundan büyük bir hisseyi feda etmeye icbar etmediği gibi, kimse de kendinde mecburiyet hissetmez.
İnsanın gıdaya ihtiyacı gibi, zevke de bir ihtiyacı var. Nefs ve heva cihetinde tatmin edilmezse, ruh ve hüda canibinde zevkini arayacaktır. İki adam, birisi seni müşa’şa, cazibedar, eğlenceli bir ziyafete teşriflerle davet eder. Diğeri, sade bir yerde basit bir çorbaya seni çağırıyor. Birincisine, değil cemaat, sünnet, belki namazı da terk edersin gidersin. İkincisine sünneti de terk etmezsin. Birincisi medeniyet.. İkicisi sosyalistliktir.

***

ALMAN SOSYALiSTLİĞİ

1921'de te’lif edip neşrettiği Rumûz adlı bir eserinde çeşitli dünya mes'eleleri hakkında sorulan bir çok sualleri de cevablandırmıştır. Onlardan birisi: O sıra çok yaygın olup herkesin dilinde dolaşan; “Avrupa’nın, özellikle İngiliz ve Fransızların emperyalist medeniyeti mi? Yoksa Almanın enternasyonel sosyalistliği mi daha iyidir?” şeklindeki soruya şu gelecek cevabı vermiştir. Sual ve cevabı beraber alıyoruz:
“Gâvurlardaki iki cereyanı nasıl görüyorsunuz?
Cevab: şimdilik biri necis, biri encesdir. Tahir i mutlak yalnız desatir i İslâmiye’dir. Öyle ise, iki cereyana da lâ'net...
Evet, lâkin bize bulaşmış encesin temizliği hesabına, onun izalesine çalıçan necise, "Necis" demekle, onu da kendimize sıçratmak, maslahat olmasa gerektir.
Mesela bir hınzır seni boğuyor, bir ayı da onu boğuyor... Ayının bağrına dürtmekle kendine musallat etmek, akıldan ziyade cünundur. Zaten bir cinnet i müstevliye dünyaya dağılmıştır.” (Asar-ı Bediyye sh: 83)
Bediüzzaman Hazretleri, o sıralarda bazı risalelerde bu mes'eleyi bir kaç defa ele almış ve izah etmiştir. Osmanlı müttefiki olan Almanlarla ittifakımızı bozmak veya zayıflatmak, dolayısıyla İngiliz siyaseti adına İngilizlere yaranmak desiselerine karşı, bu mes'eleyi gayet açık ve sarih olarak eserlerinde kaydetmişken; bilâhare 1953'lerde bir mahkeme kanalıyla ehl i vukufa tedkik ettirilen eski eserlerinin bir parçasında bu mes'eleyi gören vukufsuz, beceriksiz, belki de maksatlı bir ehl i vukuf hey'eti; “Sosyalistlik medhediliyor” diye rapor vermeleri üzerine, Üstâd Bediüzzaman Hazretleri bunlara şöyle bir cevab vermiştir:
“Eski Harbi Umumi'nin bidayetinde ve içinde, o harpte müttefikimiz olan Almanla alâkamızı kırmak ve Garplılaşmak perdesi altında bir purutluğa, yani siyaseti dinsizliğe alet yapmaya çalışan bazı münafıklar diyorlardı ki: “Alman sosyalistlikle gidiyor, dinimize zarar verecek...”
Ben de o zaman demiştim: “Sosyalistlik İslâmiyete ilişemez ve dinimize zarar veremez. Hem bizi sosyalistliğe sokamaz. Fakat Garblılaşmak, İngiliz ve Fransızın medeniyetinin fena kısmı, bizim dinimizi kısmen, terk etmeye mukabil, zararlı bir medeniyete bizi mecbur edecekler. Onun fenalıkları iyiliklerine galebe eden böyle medeniyete; bizim müttefikimiz olan Almanın sosyalistliği dinimize ilişmediği ve bizi sosyalistliğe sevk etmediği için tercih ediyorum diye o zaman demiştim.
İşte mes'elenin hakikati bu iken, kırk sene evvel bu mes'ele yazılmış ve neşredilmiş, kimse ilişmemiş ve muhakemelerde beraatler görmüştür.
Şimdi hasta olduğum için, müdde i umumî ifademi almaya yanıma geldi ve dedi ki: “Urfa'da ehl i vukuf Hutbe i Şamiye’nin zeylindeki vecizelerden, “sosyalistlik Garbî medeniyetlere müreccahtır” diye olan kelimesine bolşevikliğin lehinde bir propaganda yapılıyor” demiş.
Bolşeviklik ayrı, sosyalistlik ayrıdır. Sosyalist Alman nerede? Komünist Rus nerede? Hem bu kadar mânâsız, kırk küsür sene evvel yazılan bir meseleden dolayı Nur’un Urfa'daki üç kahraman talebesini hapsettiler.
Böyle vukufsuz ehl i vukufun yanlış raporlarıyla Nur’un kahraman fedailerine ilişmek, bence Rus hesabına bir propagandadır veya Rus hesabına propagandaya alet olmuşlardır ki, Kur’ânın hakâikiyle Komünist Rus'a karşı cephe alan ve tam mücadele eden din fedailerine ilişiyorlar. (Asar-ı Bediyye sh: 682)
Said Nursî”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurdersi.forummum.com
 
RİSALE-İ NURDAN ALMANYA DERSİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Risale-i Nurdan Tasavvuf Dersi
» Risale-i Nurdan Safdil Dersi
» RİSALE İ NURDAN BİR MEKTUP
» Risale-i Nurdan Özlü Sözler
» Risalet Hakkında Risale-i Nurdan Tesbitler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
NUR DERSi - NUR DERSLERi :: RİSALE-İ NUR ÇALIŞMALARI :: RİSALE-İ NUR YAZILI DERSLERİ-
Buraya geçin:  
lemalarnuru@hotmail.com
Powered by phpBB © phpBB Group
Copyright © 2007 By Admin & Administrator
©PhPBB
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar