Ahkâm-ı şer'iye cihetinde değil, belki ibret ve teyakkuz makamında zikredilen mezkûr (17:64) âyeti ise, daha çok asrımıza bakan veçhiyle ifham ettiği zahir ve işarî mâna ki; insî münafık şeytanların serlerine karşı mü'minleri ikaz sadedinde Allah, insî ve cinnî şeytanlardan mürekkeb şer cereyanının mümessiline ve mümessillerine hitaben:
İnsanlardan gücünün yettiği kimseleri sesinle oynat, kaydır, şaşırt (Yani şehevî, nefsanî çalgılarınla ve sihirbaz, aldatıcı ve yalan telkin ve propagandalarınla hak yolundan saptır.)
ve süvarilerinle (Yani mücehhez askerî kuvvetinle)
ve yayalarınla (Yani içtimaî teşkilâtınla ve şeairi bozarak)
üzerine var; (Tahakküm et, ihtilal yap)
yaygara kopar; (Korkut, sindir)
mallarına ve çocuklarına ortak ol. (Yani faiz ve haram muamelelere mecbur edip veya mülkiyet hakkını kaldırmakla ve kendi İfsad edici tedris ve terbiyene çekip hak yoldan saptır, kendine bağla.)
Onlara (aldatıcı, parlak) va'dlerde bulun (sizleri en üstün refah ve medeniyet seviyesinde yaşatacağız deyip ümitlendir, kendine çek.) Fakat şeytan (insî münafık) yalnız bir aldatış va'd eder, diye ehl-i dalâletin ifsaddaki esas metodlarını icmalen beyan eder.
Mezkûr âyetin mealinde zikredilen: “Sesinle oynat, idlâl et” ifadesini te'yid eden bir âyette şöyle buyrulur:
«وَمِنَ النَّاسِ مَن يَشْتَرِي لَهْوَ الْحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّخِذَهَا هُزُواً أُولَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ
(31:6) Bayağı insanlardan kimi de vardır ki, Allah yolundan bilmiyerek sapıtmak ve onu (Allah yolunu) eğlence yerine tutmak için laf eğlencesi (oyalayıcı söz ve sesleri) satın alır. îşte bunlara mühîn bir azab vardır...» (E.T. 3837)
Mezkûr âyette geçen “لَهْوَ الْحَدِيثِ“ "Laf eğlencesi”: Eğlence söz, insanı oyalayan, (haktan) işinden alıkoyan, asılsız hikayeler, masallar, romanlar, tarih kılıklı efsaneler, güldürücü lakırdılar, gevezelikler, teganniler (şarkılar) gibi eğlence sesler.” (E.T. 3838)
Sefahete medeniyet, salabet-i diniyeye irtica diyerek milli ahlâkı tahrib etmeğe çalışan münafıklar, bu âyetin tehdidine mazhardırlar. (Bak: İslâm Prensipleri Ansiklopedisi 985. p.)
Böyle ifsadata karşı müteyakkız olan ve âyetin devamından da anlaşıldığı üzere, şeytanın aldatamadığı hakiki mü'min nazara alınarak:
Gizli din düşmanlarının aşıladıkları sefahetlere girmez,
Dine hücumları karşısında hizmet-i diniyeden çekilmez, sebat eder,
İfsadkâr neşriyatlarına muhatab olmaz,
Derd-i maişet yolunda riba ve haram muamelelere maruz kalmamak için ön tedbirleri alıp uzak durmaya çalışır,
Çocuklarını onların telkin sahasına sokmaz,
Refaha kavuşturmak gibi propagandalarına aldanmaz; şeklinde altı cihete dikkati çekilip ikaz ediliyor.