Binbaşı Âsım Bey
AHMED ASIM ÖNERDEM
İstikamet şehidi
Barla Lâhikası, Tarihçe-i Hayat, Şualar ve Mektubat gibi eserlerde ismi, bahsi, yazdığı mektup ve şiirlerde imzası bulunmaktadır. Tarihçe'nin "Eskişehir Hayatı" kısmında şu parçayı okumaktayız:
"Binbaşı merhum Âsım Bey isticvap edildi; eğer doğru dese, Üstadına zarar gelir ve eğer yalan dese, kırk senelik namuskârane ve müstakimane askerliğinin haysiyetine çok ağır gelir diye düşünüp, 'Yâ Rab, canımı al!' diyerek, on dakikada teslim-i ruh eyledi. İstikamet şehidi oldu. Ve dünyada hiçbir kanunun hata diyemeyeceği bir muavenet-i hayriyeye ve tasdike hata tevehhüm edenlerin çirkin hatalarına kurban oldu. Evet Risale-i Nur'dan tam ders alan, bir su içer gibi kolayca, terhis tezkeresi telâkkî ettiği ecel şerbetini içer. Eğer benden sonra dünyada kalan kardeşlerimin teellümlerini düşünmeseydim, ben de âlicenap kardeşim Asım Bey gibi 'Yâ Rab! Canımı da al' diyecektim. Her ne ise..."
Binbaşı Âsım Bey, l877 yılında İzmit'te dünyaya geldi. Kıcızâdelerden olan Âsım Bey, Trablusgarp, Şam, Muğla Tefenni ve Manisa'da askerî vazifeli olarak bulundu.
Daha önceleri vazifeli bulunduğu Trablusgarp ve Şam'da evlenmişti. Burdur'da da Mahmud Beyin kızı Nigâr Hanımla evlenmişti. l952'de İstanbul'da vefat eden Nigâr Hanım Edirnekapı'da hava şehitliğinde medfun bulunmaktadır.
Binbaşı Âsım Beyin hanımı Nigar Hanım, eski milletvekillerinden Fethi Çelikbaş'ın yakını olan Said Çelikbaş'ın teyzesidir.
Âsım Bey Burdur'a gelince, orada Nazuhizade Şeyh Mehmed Balkır Efendi kendisini Bediüzzaman'a götürerek tanıştırmıştı.
Âsım Bey güzel yazısıyla Nur Risalelerini yazmaya başlamıştı. Bediüzzaman Burdur'dan Barla'ya gittiği zaman, devamlı mektuplar yazmıştı. Barla Lâhikası'nda ifade edildiği gibi, Nigâr Hanım şiddetli bir şekilde hastalanmıştı. Hastalığın bir türlü devasını bulamayınca, şifa dualarını almak için, Nasuhizade Mehmed Balkır, Âsım Beyle Nigâr Hanımı alıp, Hüsnü Ağanın yaylı at arabası ile, Barla'ya Bediüzzaman'ın yanına götürmüştü. Üstad kabul edip, Nigâr Hanıma dua etmiş ve hanım daha sonra şifa bulmuştu.
Daha sonraları Âsım Beyle Üstad arasındaki mektup, Risale postacılığını Burdur'un Yenice mahallesinde oturan Yalvaçlı tüccar Abdullah Hoca yaptı.
l934 ve l935 senelerinde emniyet çok sıkı tedbirler alıryor, Bediüzzaman ve talebelerini takip ediyordu. Bir gün Binbaşı Âsım Beyin evinde Nasuhizade Mehmed Balkır, Sadık Ermiş Hoca, berber Mehmed Güler ve Âsım Bey Nur Risalelerini okurken, komiserle polisler gelmişti. Âsım Bey komisere hanımının içeride boy abdesti aldığını ifade ederek, beş dakika sonra girmelerini söyledi. Misafir zatlar kitaplarla birlikte arka kapıdan çıkıp kaçıp gittiler. Fakat buna rağmen, aramalarda bazı kitapları yine de bulmuşlardı. Bu hadiseden sonra Binbaşı Âsım Beyi alıp, Isparta'ya götürdüler.
"Yâ Rab! Canımı al"
Isparta'da sorgu hakimliğinde ifade verirken, "Yâ rab, canımı al," diyerek vefat etti. İfadesini alan hakim Hikmet Bey de şaşıp kalmıştı.
Binbaşı âsım Beyin cenazesini Nigâr Hanım yıkamış, korkudan ancak beş-altı kişinin iştirak ettiği cenaze namazından sonra, Isparta'nın Alâeddin mezarlığına defnedilmişti.
8 Mayıs l935 tarihli Tan gazetesi manşetinde: "Bir mürteci ifade verirken öldü.
"Bir binbaşı mütekaidi suçlu ifadesi alınırken birdenbire düştü öldü" şeklinde birinci sayfasında haber olarak veriyordu.
Bir Türk subayı olarak Trablusgarp, Şam ve Manisa dahil, kırk yıl askerî hizmetlerde bulunan istikamet şehidi Binbaşı Âsım Bey, "Kırk yıldır ellerimi kara ve kirli işlere bulaştırmadım, Cenab-ı Hakka çok şükür" diyerek namuslu ve istikametli hayatını böyle noktalamıştı.
Burdur eşrafından Abdurrahman Cerrahoğlu, merhum Binbaşı Âsım Bey için şunu ifade etmektedir:
"Burdur'da babam, Binbaşı Âsım Beyden çok sitayişle bahsederdi. Âsım Beyin oğlu Nâzım benim sınıf arkadaşımdı."
Isparta'da Terzi Mehmed Babacan ise Binbaşı Âsım için şunları anlatmaktadır:
"Binbaşı Âsım Bey güzel tezhip de yapardı. Mevsim yazdı. Isparta Ulu Camide yedisekiz kişi ancak cenaze namazını kılabildik. Cenaze namazını Refet Beyin kayınpederi Hacı Mülâzım Efendi kıldırmıştı. Binbaşı Âsım Bey Alâeddin mezarlığına defnedilmişti."