İslâm cemiyetleri içinde meydana gelen fitnelere karşı yapılacak cihad, maddi değil, manevidir. Manevi cihad, her zaman makbul ve sevablı olup, can itlafı olmaz ve musibetlere sebeb olan dâhildeki maddi cihad gibi mes’uliyeti de yoktur.
Bütün ümmete şâmil ittihad-ı İslâm içinde teşekkülü gereken icma-ı ümmet mânasında bir şûra-yı ümmet merciine dayanmadan, resmî bir makam ve salahiyete sahib olmadan, din ve ümmet-i İslâm namına maddi mücadelelere girilmemelidir. Çünki böyle bir mücadeleye salahiyettar olan ferd ve zümreler, yahud fırkalar değil, ancak bütün ümmet-i İslâmı temsil eden merci’dir, şûra-yı ümmettir.
O halde hayat-ı içtimaiye ve siyasiye ile alâkadar olanların o mercii teşkil edecek olan ittihad-ı İslâm’ın tahakkukuna hizmet etmeleri evleviyet kazanıyor. (Bak: İttihad-ı İslâm, İttihad Yayıncılık 1993 İst.)
Evet, harice karşı yapılan cihadda kuvvet kullanılır. Fakat zaruret-i kat’iye olmadıkça dahilde kuvvet kullanılmamalıdır. Çünki hastalar, ihtiyarlar, çocuklar gibi şefkata muhtaç olanlar, cemiyette iç içe karışık olduğundan, böyle menfi hâdiselerde onlar daha çok perişan olurlar ve zulme uğrarlar.
İşte bunun gibi daha pek çok hikmetler için Kütüb-ü Hadîsiyenin Kitab-ül Fiten kısmındaki bazı bablarında, dahilî fitnelere karşı silahlı mücadeleler men edilmiştir. Ancak idareciler müsbet şahıslar ise, fitne ehlini tenkil ve tecziye edebilirler ve etmelidirler.
Dinde bir kısım fer’î hükümler var ki, zamanın ve mekânın değişen şartları ile alâkalıdır. O şartlara göre hükümleri şer’î kaynaklarda görmek ve tatbikatlarını göstermek, dinde büyük şahsiyetlere has olup onların icmaiyle teşri’ olunur.
Ahkâmda rey sahibi olmayan müslümanlar, âyet ve hadîslerden ahkâm istinbat edemez. Ancak müteşabih ve müşkil olmayan âyet ve hadîslerden seviyeye göre ibret, teşvik ve ikaz dersleri alabilirler.
Binaenaleyh gerek aşağıda dercedilen hadîsler ve gerek bu kitabın diğer kısımlarında bulunan âyet ve hadîsler, ahkâm-ı Şer’î istinbat etmek için konulmamıştır.
Menfi hareketlerden kaçınmayı tavsiye eden birkaç hadîs ve mealleri:
«Ebu Hüreyre (R.A.).A.) den: Peygamber (A.S.M.) buyurdu.S.M.) buyurdu: Öyle fitneler olacak ki; oturan ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen (o fitneye) koşandan daha hayırlıdır. Kim o fitneye karışırsa, fitne onu kendi içinde yere çarpar. Kim ondan korunacak bir yer bulursa oraya sığınsın!;;
***
Sa’d b. Ebi Vakkas (R.A.). Ebi Vakkas (R.A.): Ey Allah’ın Resulü, biri evime girip, beni öldürmek için elini uzatırsa, ne buyurursun?;
Peygamber (A.S.M.): “Beni öldürmek için sen bana elini uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatmam” (5:28) diyen Hz. Âdem’in oğlu gibi . Âdem’in o¤lu gibi ;ol! buyurdu.
***
Ebu Musa (R.A.) .A.);dan: Peygamber (A.S.M.) fitne hakkında.S.M.) fitne hakk›nda; şöyle buyurdu: Oklarınızı kırın, kirişlerinizi koparın; fitne halinde evlerinizin içinden ayrılmayın ve Âdem (A.S.)ın oğlu gibi olun!
***
Resulullah (A.S.M.): Mü’minin kendisini zelil yapması lâyık değildir, buyurdu. Mü’min kendisini nasıl zelil yapar, diye sordular. “Gücü yetmeyen işlere girişir” diye cevab verdi.» (Tac Tercemesi cilt: 5, sh: 534-540; İbn-i Mace 4016. hadîs; Tirmizi fiten/67; İbn-i Hanbel 5/405)
Bu hadîste, dâhilde menfi mücadelelere girip mütecaviz münafıkların hücumuna sebebiyet verilmemesine de bir işaret vardır. İbn-i Mace 36. Kitab-ül Fiten 13. babı, fitne zamanında uzlet ve inziva hakkındadır.
İkinci Dünya Harbinden sonraki zamanlarda Deccal istibdadından haber veren hadisin mealini Üstad Bediüzzaman Hazretleri şöyle açıklar:
لَنْ يَجْمَعَ اللَّهُ عَلَى هَذَهِ اْلاُمَّةِ سَيْفَ الدَّجَّالِ وَسَيْفَ الْمَلْحَمَةِ
Meali: Cenab-ı Allah şu ümmetin (ümmet-i Muhammed A.S.M.) üstünde hem Deccal’ın kılıncını hem de büyük harb kılıncını beraber cem’ etmeyecektir. (Melhame-i kübra olan İkinci Harb-i Umumî hırpalamadığı işaretiyle, İslâmlar içinde bir Deccal, âlem-i İslâm’ı başka bir tarzda hırpalayacak.)» (Tefekkürname sh: 287) (Ramuz-ül Ehadîs 354’de de geçer.)