İslâm inancına göre, kadın ne fitnedir, ne de fesattır. Kadın Allah katında vahye muhatap olacak kadar akıllı ve duyarlı (Hz. Meryem), Hz. Musa'yı, Firavun'un sarayında yetiştirecek kadar cesur, şefkatli yüce yaradılışta bir varlıktır. Kadın ayrıca son Peygamberin soyunu devam ettiricidir. (Hz. Fatıma).
Bu yönüyle Peygamberimiz, soyun erkekten devam etmesi gerektiği şeklindeki önyargıyı yıkmış ve soyunun Hz. Fatıma kanalıyla devam edeceğini ifade etmiştir.
Hem erkek hem de kadına, olumlu veya olumsuz yöne gitme özgürlüğü verilmiştir. Kadın, Hz. Meryem de olabilir, Ebu Leheb'in karısı da. Erkek, Ebubekir de olabilir, Ebu Cehil de.
“Erkek olsun kadın olsun şeytanın adımlarını izleyen ve nefsini karartan, zararlı çıkar. Buna karşılık nefsini arıtan kurtulur.” (Leyl Sûresi, 3-4-5)
Kur'an, hem erkeğe hem de kadına iyiliği yayma, kötülükten sakındırma görevini yüklemiştir. Her ikisi de toplumsal barıştan ve düzenden aynı oranda sorumludur. Ahiret mükafatı bakımından da farkları yoktur (Enfal Sûresi, 72).
Not: Daha geniş bilgi için, “İslâm hukukunda kadın ihmal edilmiş midir?” sorusunun cevabına bakılabilir.
Zafer Dergisi