NUR DERSi - NUR DERSLERi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

NUR DERSi - NUR DERSLERi


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
Konu Yazan GöndermeTarihi
Ptsi Mart 16, 2009 11:19 am
Ptsi Mart 16, 2009 11:19 am
Paz Mart 15, 2009 2:38 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:54 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:52 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:50 pm
Perş. Mart 12, 2009 7:30 pm
Perş. Mart 12, 2009 11:55 am
Perş. Mart 12, 2009 11:53 am
Perş. Mart 12, 2009 10:53 am
Salı Mart 10, 2009 11:46 am
Paz Mart 08, 2009 10:41 pm
C.tesi Mart 07, 2009 4:18 pm
Perş. Mart 05, 2009 1:29 pm
Perş. Mart 05, 2009 1:21 pm
Perş. Mart 05, 2009 11:12 am
Perş. Mart 05, 2009 12:34 am
Perş. Mart 05, 2009 12:32 am
Perş. Mart 05, 2009 12:32 am
Perş. Mart 05, 2009 12:31 am
Perş. Mart 05, 2009 12:31 am
Perş. Mart 05, 2009 12:28 am
Perş. Mart 05, 2009 12:28 am
Perş. Mart 05, 2009 12:27 am
Perş. Mart 05, 2009 12:27 am

 

 HAZRETİ İSA ALEYHİSSELAM’IN DEVRESİ

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
NurDersi
MuHakkiK
MuHakkiK
NurDersi


Mesaj Sayısı : 709
Kayıt tarihi : 30/01/09

HAZRETİ İSA ALEYHİSSELAM’IN DEVRESİ Empty
MesajKonu: HAZRETİ İSA ALEYHİSSELAM’IN DEVRESİ   HAZRETİ İSA ALEYHİSSELAM’IN DEVRESİ Icon_minitimeC.tesi Ocak 31, 2009 8:04 pm

Bütün insanlık âlemini saran bu fitnelerden kur­tuluşun en mühim bir unsuru da ayet ve hadislerde geleceği müjdelenen İsa (A.S.)'ın kuvvetidir.


Bilhassa müslümanlarca zuhuru ehemmiyetli ol­makla beraber, din hizmetinde bulunanların fazla üze­rinde durmadıkları bu mesele, Bediüzzaman Hazretle­rinin telif etmiş olduğu Risale-i Nur Külliyatında bir hayli yer tutmaktadır. Bu bahislerden bir kısmı aşa­ğıda derc edilmiştir.


«Âhirzamanda Hazret-i İsa Aleyhisselâm Deccal’ı öldürdükten sonra, insanlar ekseriyetle din-i hakka gi­rerler. Halbuki rivayetlerde gelmiştir ki: “Yeryüzünde Allah Allah diyenler bulun­dukça kıyamet kopmaz.” (*) Böyle umumi­yetle imana geldikten sonra nasıl umumi­yetle küfre giderler?


Elcevab: Hadîs-i Sahihte rivayet edilen: “Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın geleceğini ve Şeriat-ı İslâmiye ile amel edeceğini, Deccal’ı öldürece­ğini” imanı zaif olanlar istib’ad edi­yorlar. Onun haki­katı izah edilse, hiç istib­’ad yeri kalmaz. Şöyle ki:


O hadîsin ve Süfyan ve Mehdi hakkın­daki hadîs­lerin ifade ettikleri mânâ budur ki: Âhirzamanda din­sizliğin iki cereyanı kuv­vet bulacak:


Birisi:


Nifak perdesi altında risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr edecek Süfyan na­mında müdhiş bir şa­hıs, ehl-i nifakın ba­şına ge­çe­cek, Şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacak­tır.


Ona karşı Âl-i Beyt-i Nebevî’nin silsile-i nuranî­sine bağlanan, ehl-i velayet ve ehl-i ke­malin başına ge­çe­cek Âl-i Beyt’ten Muhammed Mehdi isminde bir zat-ı nu­ranî o Süfyan’ın şahs-ı manevîsi olan ce­re­yan-ı mü­nafıkaneyi öldürüp dağı­tacaktır.


İkinci cereyan ise:


Tabiiyyun, mad­diy­yun felsefe­sinden tevellüd eden bir cere­yan-ı Nemrudane, gittikçe âhirzamanda fel­sefe-i maddiye vasıtasıyla in­tişar ede­rek kuvvet bulup, uluhiyeti in­kâr edecek bir de­receye gelir.


Nasıl bir padişahı tanımıyan ve ordu­daki zâbitan ve efrad onun askerleri oldu­ğunu kabul etmiyen vahşi bir adam, her­kese, her askere bir nevi padi­şahlık ve bir gûna hâ­kimiyet verir.


Öyle de: Allah’ı inkâr eden o ce­reyan efradları, birer küçük Nemrud hük­münde nefis­lerine birer rubu­biyet verir. Ve on­la­rın başına geçen en bü­yükleri, ispir­tizma ve man­yetizmanın hâdi­satı nev­’inden müdhiş hâri­kalara mazhar olan Deccal ise daha ileri gidip, cebbarane surî hükûmetini bir nevi rububi­yet tasav­vur edip uluhiyetini ilân eder.


Bir sineğe mağlub olan ve bir si­neğin kanadını bile icad edeme­yen âciz bir insa­nın uluhiyet dava etmesi, ne derece ah­makçasına bir mas­karalık olduğu ma­lûmdur.


İşte böyle bir sırada, o cereyan pek kuv­vetli gö­ründüğü bir zamanda, Hz. İsa (A.S.)ın şahsiyet-i mane­viyesi.S.)›n flahsiyet-i mane­viyesi;nden ibaret olan hakiki İsevîlik dini zu­hur ede­cek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nüzul ede­cek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o haki­kata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifat­tan sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye ile birleşe­cek; manen Hristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılab edecektir...


Ve Kur’ana iktida ede­rek, o İsevîlik şahs-ı manevîsi tabi’ ve İslâmiyet metbu’ ma­kamında kalacak. Din-i Hak, bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bula­caktır.


Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet; itti­had netice­sinde, dinsiz­lik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken, âlem-i se­mavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak cere­yanının başına ge­çece­ğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadir-i Külli Şey’in va’dine istinad ederek haber vermiştir. Ma­dem haber vermiş, hak­tır. Madem Kadir-i Külli Şey va’detmiş, el­bette ya­pacaktır.


Evet her vakit semavattan melaikeleri yere gön­de­ren ve bazı vakitte insan suretine vaz­’eden -Hazret-i Cibril’in “Dıhye” suretine girmesi gibi- ve ruha­ni­leri âlem-i ervahtan gönderip beşer suretine temes­sül etti­ren, hattâ ölmüş evliyaların çokları­nın er­vahla­rını ce­sed-i misaliyle dünyaya gönde­ren bir Hakîm-i Zülcelal, Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ı, İsa dinine ait en mühim bir hüsn-ü hatimesi için, değil sema-i dünyada cesediyle bulu­nan ve hayatta olan Hazret-i İsa, belki âlem-i âhi­retin en uzak köşesine gitseydi ve hakikaten ölseydi, yine şöyle bir netice-i azîme için ona yeniden cesed giydi­rip dünyaya gön­dermek, o Hakîm’in hikme­tinden uzak değil. Belki onun hikmeti öyle iktiza ettiği için va’­detmiş ve va’dettiği için elbette gönderecek..


Hazret-i İsa Aleyhisselâm geldiği vakit, her­kes onun hakiki İsa olduğunu bilmek lâ­zım değildir. Onun mukarreb ve havassı, nur-u iman ile onu ta­nır. Yoksa bedahet de­recesinde herkes onu tanıma­ya­caktır.» (Mektubat sh: 56)


(*) Sahih-i Buhari Muhtasarı hadîs: 2114 ve S. Müslim cilt:1 sh:195 hadîs: 234 ve Tirmizî fiten/35 hadîs: 2217


«Rivayette var ki: “Süfyan büyük bir âlim ola­cak, ilim ile dalalete düşer. Ve çok âlimler ona tabi olacaklar.”


Vel’ilmu indallah, bunun bir te’vili şu­dur ki: “Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya ka­bile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i sal­tanat olmadığı halde, zekâ­vetiyle ve fenniyle ve si­yasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlim­le­rin akıl­larını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine tarafdar eder ve din ders­le­rinden tecerrüd eden maarifi reh­ber edip tami­mine şiddetle çalışır.” demek­tir.» (Şualar sh: 585)


Süfyan ve Deccal’ın kendilerinden daha çok, Süfyaniyet ve Deccaliyet denilen cereyanları ve komite­leri daha dehşet­lidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurdersi.forummum.com
 
HAZRETİ İSA ALEYHİSSELAM’IN DEVRESİ
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ZÜBEYİR GÜNDÜZALP AĞABEYİN HİZMET ANLAYIŞI 1967-1971 Devresi
» HAZRETİ ALİ’NİN (R.A) KASİDE-İ ERCÜZE’SİNDE NELER VAR?
» Hazreti Hamza’yı şehit eden Vahşî’nin Müslüman oluşu
» "Benim imanım Cebrail Aleyhisselâm'ın imanı gibidir.(İMAMI HANEFİ )ifadesinin izahı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
NUR DERSi - NUR DERSLERi :: RİSALE-İ NUR ÖZEL BÖLÜM :: AHİRZAMAN VE KIYAMET ALAMETLERİ ÖZEL BÖLÜM-
Buraya geçin:  
lemalarnuru@hotmail.com
Powered by phpBB © phpBB Group
Copyright © 2007 By Admin & Administrator
©PhPBB
Yetkinforum.com | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar