NUR DERSi - NUR DERSLERi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

NUR DERSi - NUR DERSLERi


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
Konu Yazan GöndermeTarihi
Ptsi Mart 16, 2009 11:19 am
Ptsi Mart 16, 2009 11:19 am
Paz Mart 15, 2009 2:38 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:54 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:52 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:50 pm
Perş. Mart 12, 2009 7:30 pm
Perş. Mart 12, 2009 11:55 am
Perş. Mart 12, 2009 11:53 am
Perş. Mart 12, 2009 10:53 am
Salı Mart 10, 2009 11:46 am
Paz Mart 08, 2009 10:41 pm
C.tesi Mart 07, 2009 4:18 pm
Perş. Mart 05, 2009 1:29 pm
Perş. Mart 05, 2009 1:21 pm
Perş. Mart 05, 2009 11:12 am
Perş. Mart 05, 2009 12:34 am
Perş. Mart 05, 2009 12:32 am
Perş. Mart 05, 2009 12:32 am
Perş. Mart 05, 2009 12:31 am
Perş. Mart 05, 2009 12:31 am
Perş. Mart 05, 2009 12:28 am
Perş. Mart 05, 2009 12:28 am
Perş. Mart 05, 2009 12:27 am
Perş. Mart 05, 2009 12:27 am

 

 ÜSTAD BEDİÜZZAMANDAN SONRA GELENLER DAHA YÜKSEK MAKAMLARA MAHZAR OLABİLİRLER Mİ?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
NurDersi
MuHakkiK
MuHakkiK
NurDersi


Mesaj Sayısı : 709
Kayıt tarihi : 30/01/09

ÜSTAD BEDİÜZZAMANDAN SONRA GELENLER DAHA YÜKSEK MAKAMLARA MAHZAR OLABİLİRLER Mİ? Empty
MesajKonu: ÜSTAD BEDİÜZZAMANDAN SONRA GELENLER DAHA YÜKSEK MAKAMLARA MAHZAR OLABİLİRLER Mİ?   ÜSTAD BEDİÜZZAMANDAN SONRA GELENLER DAHA YÜKSEK MAKAMLARA MAHZAR OLABİLİRLER Mİ? Icon_minitimeC.tesi Ocak 31, 2009 8:20 pm

Evvela, bu meselede delilsizce konuşmak ve hayalî bir takım mülahazalarla hükme varmak, hikmet ehli kimsele­rin kârı değildir. Zira fazilet, yüksek makam, Allah’ın ya­nında âlî dereceler; ancak din-i İslâma hizmet derecesi ile ölçülür.

Misal için; Aşere-i Mübeşerenin dünyada iken Cennetle tebşir edilmelerinin ve dünyada bulundukları müddetce beşeriyet icabı kendilerinden sudur edebilecek bütün günahları da af olmuş olduğunun sebebi ise; UHUD harbinde Resulullahın etrafında halka tutup, düşmanın ölüm oklarına karşı feda-i can edip metanetle ve sebatla durmaları değil midir?

Yine Bedir, Hendek ve Uhud sa­vaşlarına katılmış sahabelerin, sonra Biat-ı Rıdvanda Resulullaha ahd ve vaad vermiş zatların derecelerine diğer sahabelerin yetişememeleri; din-i İslâma en çetin şartlarda hizmet etmelerinden değil midir? Hem dört halifenin sair sahabelere karşı üstünlüklerinin sebebi, Resulullaha ve din-i İslama samimiyetin en son derecesi ile bağlılıkları ve en üst seviyede sadakat, fedakârlık ve samimiyetleri değil midir?

Demek, yüksek makamlar, faziletli âlî dereceler, ancak ve ancak din-i İslâma hizmet derecesine göre tahakkuk eyler. Yoksa hayalin ve aşırı hüsn-ü zannın kuruntuları ile: “Falankes kutb-u azamdır, büyük gavsdır, ya da mehdidir, ya da Bediüzaman’dan ona miras geçmiştir” şeklinde söz etmeleri ise, hakikat kitabında yeri yok, değeri yoktur.

Bu hakikate binaen; Bediüzzamanın hizmetine, eserleri olan Risale-i Nuruna ve onun mualla ve şerif zatına binden ziyade gaybî işaretler, îmalar ve remizlerin bakması ve onu âhirzaman sahibi olarak göstermeleri yanında Hazret-i Üstadın eliyle tashih edilmiş otuzüç hadisten yirmisekizinci hadisteki يبعث يوم القيمة امّة وحده yani: “Tek başıyla bir ümmet’’ kelimesinin Üstad tarafından bu hadise eklenmesi ile mezkur mevzua parmak basar. Ayrıca bunun yanında beş altı kadar işaretlerde, yine Hazret-i Üstadın güneşinden münakis olup yansıyarak Hicri 14. asra bakması da vardır ve bu doğrudur. Ve bu işaretler de biiznillah normal ve fıtrî seyri ile gerçekleşecektir.

Demek ki; manevi makamlar, faziletler ve Allah ka­tında şerefli rütbeler kendi kendine ve sebepsiz oluşmaz­lar. Din hizmeti yolunda çekilen cefalar, sıkıntılar, hapis­ler, sürgünler ve bir çok defalar su-i kasıtlara maruz ol­malarla tahakkuk ederler. Bu meselenin hakikatını izah ederken, Hazret-i Bediüzzaman, Risale-i Nurun iman hiz­meti ana merkez ve temel esas olduğunu ve geniş daire­lerde hizmet görecek kimselere de bu eserler program ola­cağını ve Risale-i Nurun hizmetleri müteakib yapılacak hizmetler ikinci ve üçüncü derecede olduğunu ve olacağını Risale-i Nurun lahika mektuplarında defalarca söylemiş ve bildirmiştir

Buna göre, elbette ve hiç şüphesiz Bediüzzamanın şah­siyet- i maneviyesi ve Kur’anın hakiki nurlu tefsiri olan Risale-i Nuru sahib-i ahirzamandır. (Sonra gelecek ve za­hirde ve avam halka göre parlak hizmetler icra edecek zatlar ancak ve ancak Bediüzzaman Hazretlerinin bi­rer talebeleri ve Risale-i Nurun çizgisinde ve istikame­tinde birer tatbikatçıları olan şakirdleri olabilecektir. Eğer değil ise, hiç değillerdir. Hicri 14. asırda gelip büyük hizmetler başaracak olan zatlar da Hz. Mehdinin, yani Risale-i Nurun şakirtleri olacaklar. Kendi başına bir mehdi olmayacaktır. Dolayısıyla Bediüzzamanın eli ile ve vasıtası ile programlanmış hizmet safhaları hep Nura ve Nur Cemaatına ait ola­caktır, biznillah.)

Tafsilat isteyenler -Envar Neşriyat- Emirdağ Lâhikası-l sh: 266 ya ve bu mevzu’da yazılmış sair mektublara baka­bilirler.

Bu hale göre; bazıları, Hazret-i Bediüzzamandan sonra gelecek ve onun birer şakirdi olacak olan zatlar için: “İkinci mehdi daha büyüktür ve hadislerde mehdi ile ala­kadar olarak gelen bütün haberler bu ikinci mehdiye aittir” ve saire gibi kafadan atılan laflar ancak birer safsata ola­bilir.

Evet, zahir halde Hazret-i Ebubekir ve Ömerin (R.A.) fütûhat-ı İslâmiye noktasındaki muvaffakiyetlerine nispe­ten, Peygamberimizin kendi zamanında muvaffak olduğu futuhatlar hayli azdır. Acaba bu zahir hale bakarak; Haz­reti Ebubekir (r.a.) ve Ömer (r.a.), Peygamberden (A.S.M.) daha bü­yük makama sahiptir denilir mi?. Asla!.. Çünki bu iki ha­life-i Resulullahın İslâm hizmetindeki muvaffakiyetleri ise, ancak Hazret-i Peygamberin programlamış olduğu hatt-ı hareketi üzere ve tam onun izinde gittikleri için ol­muştur. Aynen bunun gibi...

Saniyen: Asırlar ve seneler gösterilerek gelen gaybî işaretler, herhalde o işarete mutabık ve muvafık ve halin muktezasına uygun olan kimseler olmalıdır. Yoksa, me­sela o işaretler bir mareşale işaret ederlerken, basit ve adî bir neferi o büyük işaretlerle alakadar zannetmek ve hayali kuruntularla onu şişirerek sanmak, elbette hakikat ehline yakışan bir hal olamaz. Nasıl ki darb-i meselde; “büyük ve yığın yığın karlar ancak yüksek dağların başında yağar” denilmiştir.

Hülasa: Biz eğer Risale-i Nur talebeleri isek; amiyane tasavvufî hallere ve hayalî kuruntulara kapılmamalıyız. Aksi halde büyük yanlışlıklar eder, yanılgılara düşmüş olur, inkısar-ı hayallere uğramış oluruz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurdersi.forummum.com
 
ÜSTAD BEDİÜZZAMANDAN SONRA GELENLER DAHA YÜKSEK MAKAMLARA MAHZAR OLABİLİRLER Mİ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Üstad'ın esprisi..
» Üstad'ın Elvedası..
» Üstad'in Filistin Yorumu
» Rabia Ünlükul (Üstad'ın Yengesi)
» Üstad'ın mezarını taşıyan askerler konuştu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
NUR DERSi - NUR DERSLERi :: RİSALE-İ NUR ÖZEL BÖLÜM :: AHİRZAMAN VE KIYAMET ALAMETLERİ ÖZEL BÖLÜM-
Buraya geçin:  
lemalarnuru@hotmail.com
Powered by phpBB © phpBB Group
Copyright © 2007 By Admin & Administrator
©PhPBB
Bedava forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar