Risale-in-Nurun hakkında inayet-i Rabbaniyenin lâtif bir himayeti şudur ki: Karanlık bir vaziyette, korkutan bir zamanda casusların ve taharri me'murlarının tecessüsleri Üstadımızın menzilini sarması dakikasında bir fare, üstadımızın bir çorabını aldı. Ne kadar aradık, hiçbir yerde bulamadık. O farenin yuvasını gördük, kabil değil çorap oraya giremez. İki gün sonra gördük ki, o hayvan, o çorabı getirmiş, öyle yere ki: Saklanmış, muhteviyatı unutulmuş olan mahrem mektupların ve evrakların tam yanında bırakılmış. Halbuki iki defa oraya bakmıştık, görememiştik. Hem o çorabı o yere getirmek, soba borusuna çıkıp yukarıdan olur; gayet kurnaz ve zeki adam ancak o işi yapar. Hiçbir cihette tesadüf ihtimali kalmadığından, üstadımız dedi: "Bu mektupları oradan kaldıracağız." Biz onlara baktık, gerçi siyasetle alâkaları yoktur, fakat vehham casuslara, aleyhimize habbeyi kubbe yapmağa ehemmiyetli bir vesile olurdu. Biz hem onları, hem daha bahaneye medar olabilen başka şeyleri kaldırdık. O heyecanımızdan casuslar haber alıp anladılar ki, hazırlandık. Daha hücum etmeden yalnız ikinci gün Emin, elinde bir torba ile menzile girdi. Tam arkasında karakol komiseri, gizli hissettirmeden girdi. Eminin elinde kitablar yerinde yoğurdu gördü, tavrını değiştirdi.
Elhâsıl: Risalet-ün-Nurun intişarına karşı gelen düşman ve casuslara mukabil birtek fare çıktı, plânlarını zîr ü zeber etti.
Evet Evet Evet Evet Evet Evet
Tevfik Ahmed Tahsin Hilmi Feyzi Said Nursî
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi - 35)