İman ve akıl kalb ruh ilişkisi..
Sekerat vaktinde şeytan vesvesesiyle ancak akla şüpheler verip terettüde düşürebilir.bu nevi iman-ı tahkiki ise yalnız akılda durmuyor,belki hem kalbe hem ruha hem sırra öyle latife sirayet ediyor ki kökleşiyor ki şeytanın eli o yerlere yetişemiyor..(Sikke-i Tasdik-i Gaybi)
Bizde bir hırsız elini başkasının malına uzattığı dakikada…iman ve itikadı heyecana ve hissiyat-ı ulviyesi harekete gelir.ruhun etrafından vicdanın derin yerlerinden o sirkat meyelanına hücum gibi bir halet-i ruhiye hasıl olur. Yalnız vehim ve fikir değil belki manevi kuvveleri(akıl kalb vicdan) birden o hisse,o hevese hücum eder.hadd-i şer’iyiy tahattur ile ulvi zecr ve vicdani bir yasakçı o hissin karşısına çıkar,susturur.(Hutbe-i Şamiye)
Evet iman kalbde kafada daimi bir yasakçı bıraktığından fena meyelanlar hisden,nefisden çıktıkça der kaçırır.
Evet insanın fiilleri kalbin hissin temayülünden çıkar.o temayülat ruhun ihtisasatından ve ihtiyacatından gelir.ruh ise iman nuru ile harekete gelir.daha kör hisler onu yanlış yola sevkedip mağlup etmez.(Hutbe-i Şamiye)
Eğer iman hayata hayat olsa o vakit hem geçmiş hem gelecek zamanlar imanın nuruyla ışıklanır ve vücut bulur.zaman-ı hazır gibi ruh ve kalbine iman noktasında ulvi ve manevi ezvakı ve envar-ı vücudiyeyi veriyor.(13. Söz)
Kur'ân'dan gelen o Sözler ve o nurlar, yalnız aklî mesâil-i ilmiye değil, belki kalbî, ruhî, hâlî mesâil-i imaniyedir.(28.Mektub)
.....
Ben kendim, on değil, yüz değil, binler defa müteaddit tecrübâtımla kanaatim gelmiş ki, Sözler ve Kur'ân'dan gelen nurlar, aklıma ders verdiği gibi, kalbime de İmân hâli telkin ediyor, ruhuma İmân zevki veriyor, ve hâkezâ...
(28. Mektub)