Rivayetlerde “Süfyan, İslam Deccalı” diye tarif edilen şahsın ve teşkil ettiği cemaatının; insanlık dünyasında yıkıcı tahribat yapan “Büyük Deccal”dan daha tesirli olduğu beyan edilmektedir. Bu deccalın, en son İslam hilafet merkezinde zuhur edeceği haber verilmektedir. Yine rivayetlerde bu cereyana karşı dayanabilmek için Mehdi cereyanı ve İsevilerle işbirliği yapmak gerektiği bildirilmektedir. Şöyle ki:
“Birinci Mes'ele: Rivayetlerde Hazret-i İsa Aleyhisselâm'a "Mesih" namı verildiği gibi her iki Deccal'a dahi "Mesih" namı verilmiş ve bütün rivayetlerde
مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَالِ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَالِ
denilmiş. Bunun hikmeti ve tevili nedir?
Elcevab: Allahu a'lem bunun hikmeti şudur ki: Nasılki emr-i İlahî ile İsa Aleyhisselâm, şeriat-ı Museviyede bir kısım ağır tekâlifi kaldırıp şarab gibi bazı müştehiyatı helâl etmiş.
Aynen öyle de; Büyük Deccal, şeytanın iğvası ve hükmü ile şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp Hristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak, anarşistliğe ve Ye'cüc ve Me'cüc'e zemin hazır eder.
Ve İslâm Deccalı olan Süfyan dahi;
Şeriat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) ebedî bir kısım ahkâmını;
nefis ve şeytanın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak
hayat-ı beşeriyenin maddî ve manevî rabıtalarını bozarak
* serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak
* hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer
hevesat-ı müteaffine bataklığında, birbirine saldırmak için
* cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı istibdad bir hürriyet vermek ile
* dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki,
o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdaddan başka zabt altına alınamaz.” Şualar sh:593
Bediüzzaman Hazretlerine sorulan bir sual, dinsizlik cereyanının hakikat noktasındaki tesirinin İslam memleketine daha fazla olduğunu bildiren ifadesi ise şöyledir:
“Sual: Yerin korkudan titremesi ve hiddeti neden Rus'a gelmiyor ve yalnız...?
Cevab: Çünki nesholup tahrif olmuş bir dine karşı, dinsizlik ile ihanet başkadır. Ve hak ve ebedî bir dine karşı ihanet ise yeri titretiyor, kızdırıyor.” Kastamonu Lahikası sh: 13
“İkinci Sual: Niçin gavurların memleketlerinde bu semavî tokat başlarına gelmiyor? Bu bîçare müslümanlara iniyor?
Elcevab: Büyük hatalar ve cinayetler te'hir ile büyük merkezlerde ve küçücük cinayetler ta'cil ile küçük merkezlerde verildiği gibi; mühim bir hikmete binaen ehl-i küfrün cinayetlerinin kısm-ı a'zamı, Mahkeme-i Kübra-yı Haşre te'hir edilerek ehl-i imanın hataları, kısmen bu dünyada cezası verilir.” S:171
Müslümanların başına gelen manevi musibetin Dünya harbinden daha tesirli olduğunu bildiren Bediüzzaman Hazretleri der ki:
“İkinci harb-i umumî beşere ettiği tahribat-ı azîme gerçi çok geniştir. Fakat hayat-ı dünyeviyeye ve bekasız medeniyete baktığı cihetinde Osmanlı'daki tahribata nisbeten dardır. Osmanlı'daki manevî zelzele hayat-ı ebediye ve saadet-i bâkiyenin zararına bir tahribat ve bir zelzele-i maneviye-i İslâmiye manen o ikinci harb-i umumîden daha dehşetli olmasından Eski Said'in o sehvini tashih ediyor ve rü'ya-yı sadıkasını tam tabir ediyor ve o hiss-i kabl-el vukuunu gözlere gösteriyor.” Emirdağ Lahikası-II sh:131
Deccaliyetin cemiyete verdiği zararlar anlatılır ve tamiri için de denilir ki:
“Ezcümle: Hayat-ı içtimaiyeyi idare eden en mühim esas olan hürmet ve merhamet gayet sarsılmış. Bazı yerlerde gayet elîm ve bîçare ihtiyarlar ve peder ve vâlideler hakkında dehşetli neticeler veriyor. Cenab-ı Hakk'a şükür ki; Risale-i Nur bu müdhiş tahribata karşı, girdiği yerlerde mukavemet ediyor, tamir ediyor.
Sedd-i Zülkarneyn'in tahribiyle, Ye'cüc ve Me'cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi; şeriat-ı Muhammediye (A.S.M.) olan sedd-i Kur'anînin tezelzülüyle de Ye'cüc ve Me'cüc'den daha müdhiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.” Kastamonu Lahikası sh:149
Demek bu ahirzamanın dehşetli fitnesi olan deccaliyetin istilasına karşı Kur’anın bu zamandaki tefsiri olan Risale-i Nur dayanabilir ve mukavemet eder. Bu tahrip edicilere karşı bu kuvvete dayanmak gereklidir.