NUR DERSi - NUR DERSLERi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

NUR DERSi - NUR DERSLERi


 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
EN SON PAYLAŞILAN KONULAR
Konu Yazan GöndermeTarihi
Ptsi Mart 16, 2009 11:19 am
Ptsi Mart 16, 2009 11:19 am
Paz Mart 15, 2009 2:38 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:54 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:52 pm
Cuma Mart 13, 2009 1:50 pm
Perş. Mart 12, 2009 7:30 pm
Perş. Mart 12, 2009 11:55 am
Perş. Mart 12, 2009 11:53 am
Perş. Mart 12, 2009 10:53 am
Salı Mart 10, 2009 11:46 am
Paz Mart 08, 2009 10:41 pm
C.tesi Mart 07, 2009 4:18 pm
Perş. Mart 05, 2009 1:29 pm
Perş. Mart 05, 2009 1:21 pm
Perş. Mart 05, 2009 11:12 am
Perş. Mart 05, 2009 12:34 am
Perş. Mart 05, 2009 12:32 am
Perş. Mart 05, 2009 12:32 am
Perş. Mart 05, 2009 12:31 am
Perş. Mart 05, 2009 12:31 am
Perş. Mart 05, 2009 12:28 am
Perş. Mart 05, 2009 12:28 am
Perş. Mart 05, 2009 12:27 am
Perş. Mart 05, 2009 12:27 am

 

 Nur Mesleğinde Su-i ZAN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
NurDersi
MuHakkiK
MuHakkiK
NurDersi


Mesaj Sayısı : 709
Kayıt tarihi : 30/01/09

Nur Mesleğinde Su-i ZAN Empty
MesajKonu: Nur Mesleğinde Su-i ZAN   Nur Mesleğinde Su-i ZAN Icon_minitimeC.tesi Ocak 31, 2009 8:48 pm

S - Neden hüsn-ü zannımıza su-i zan edersin?...

C - Evet, hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. Zira, hakkın hatırı âlidir; hiçbir hatıra fedâ edilmemek gerektir.

Fakat şu hüsn-ü zannınızı kabul etmem. Zira bir müfside, bir dessasa hüsn-ü zan edebilirsiniz. (haşiye) Delil ve âkıbete bakınız.
Haşiye:O da cinayet-i ekber olur. (naşirler)

S - Neden bunların umumuna fena diyorsun? Halbuki hayırhâhımız gibi görünüyorlar.

C - Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür…Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz…mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalb de saklayınız. Bakır çıktıysa, çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.

Allah kimseyi şaşırtmasın, şaşırtırsa süründürmesin, süründürürse çektirmesin, çektirirse rezil etmesin, rezil ederse perişan etmesin, perişan ederse sersem âvâre etmesin. AMİN AMİN AMİN… (hutuvat-ı sitte)

“Hal aldatıyor… Aldanmayınız. İstikbal hesabına konuşuyor… Öyle dinleyiniz. (münazarat)

“Hile ve fitne, perde altında kaldıkça tesir eder, Zahire çıkmakla iflas eder, kuvveti söner.” (hutuvat-ı sitte)

S - Nasıl anlayacağız? Biz câhiliz, sizin gibi ehl-i ilmi taklit ederiz.

C - Çendan cahilsiniz, fakat âkılsınız. Hanginizle zebib, yani üzümü paylaşsam, zekâvetiyle bana hile edebilir. Demek cehliniz özür değil. İşte, müştebih ağaçları gösteren semereleridir. Öyleyse, benim ve onların fikirlerimizin neticelerine bakınız. (münazarat)
Hem sen, bir cemaatin hasenatını tutuyorsun. O hasenatı, müteneffiz bir şahsa vermekle, tefer'una vasıta ve vesile oluyorsun. Belki, Allah'ın malını ve ef'alini, esbaba ve tağutlara taksim ediyorsun. (nurun ilk kapısı)
Fakat, nihayet derecede alçaklığa düşmüş bir vicdan ki, bilerek dinini dünyaya satar ve bilerek hakikat elmaslarını pis, muzır şişe parçalarına mübadele eder derecede münafıklığa girmiş insan suretindeki yılanlara hakaiki söylemek, hakaike karşı bir hürmetsizliktir.

Çünkü bu işleri yapanlar, kaç defa hakikati Risale-i Nur'dan işittiler. Ve bilerek, hakikatleri zındıka dalâletlerine karşı çürütmek istiyorlar. Böyleler, yılan gibi zehirden lezzet alıyorlar. (mektubat.28.mektup)

“O zamanın en fenası ulemanın fenasıdır.Yani dalaletin en fenası ülema-is sü’i namı altındaki bir kısım bedbaht kisve-i ülemada dinini dünyaya satmış adamlardan gelir. Ben bu noktaya binaen derim ki: Hangi ulema var ki; ezan-ı Muhammediyyeyi beğenmeyip ezan yerine bir şarkıyı kabul etsin.” (Rumuzat-ı semaniyye)

Nur’a dostluğun ana ve olmazsa olmaz şartı haksızlığa bid’alara ve dalalete kalben dahi taraftar olmasın, kebair işlemesin.
Küfrün mahiyeti yalandır. İmanın mahiyeti sıdktır. (münazarat)

Ey bedbahtlar muvazzaf farz olan emri marufu hangi akla istinaden örttünüz. Manevi seferberlikte kardeşlerinize ihanet ettiniz.Vebaliniz büyüktür.oysaki zaman İslamiyet fedaisi olmak zamanıdır.

İslâm ismi altındaki zındık… öyle bir tarzda gitmiş ve küfrünü gizlemeye çalışmış ki, şeytanette, şeytandan ileri gitmiş; beni çok müteessir etti…

Fakat binler teessüf ki, Risale-i Nur'u görmeyenlere kat'î zarar verdiği gibi, Risale-i Nur'u görenler de merak edip, "Acaba ne var?" demekle, sâfi kalblerini bulandırır. Lâakal, vesvese ve evham verir…

Sakın ona ehemmiyet vermekle halkları meraklandırıp baktırılmasın. Belki ehemmiyetsiz, dinsizcesine, yalnız esmâ-i mübareke ve âyât-ı mübarekenin bazı meâli içinden hariç kalmak itibarıyla, ehemmiyetsiz bir paçavradır bilinsin… (Kastamonu L.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurdersi.forummum.com
NurDersi
MuHakkiK
MuHakkiK
NurDersi


Mesaj Sayısı : 709
Kayıt tarihi : 30/01/09

Nur Mesleğinde Su-i ZAN Empty
MesajKonu: Geri: Nur Mesleğinde Su-i ZAN   Nur Mesleğinde Su-i ZAN Icon_minitimeC.tesi Ocak 31, 2009 8:48 pm

Risaletü'n-Nur hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat'î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risaletü'n Nur'dadır. Evet, on beş sene yerine on beş haftada Risaletü'n Nur o yolu kestirir, iman-ı hakikîye isal eder…ben muhtaç olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir. Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum; siz dahi Risaletü'n-Nur'a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.

Hem şimdilik bazı ulemanın yeni eserlerinde meslek ve meşrep ayrı ve bid'atlara müsait gittiği için, Risaletü'n-Nur zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi, bid'ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur'ânı muhafaza etmek bir vazifesi iken, has talebelerden birisi bilfiil huruf ve hatt-ı Kur'âniye'yi ders verdiği halde, sırrı bilinmez bir hevesle, huruf ve hatt-ı Kur'âniyeye, ilm-i din perdesinde tesirli bir surette darbe vuran bazı hocaların darbede istimal ettikleri eserleri almışlar. Haberim olmadan, dağda, şiddetli bir tarzda o has talebelere karşı bir gerginlik hissettim, sonra ikaz ettim. Elhamdülillâh ayıldılar. İnşaallah tamamen kurtuldular. (Kastamonu L.)

Bu gizli din düşmanları ve münafıklar çoktandır anladılar ki, Nur talebelerinin kefenleri boyunlarındadır. Onları Risale-i Nur'dan ve Üstadlarından ayırmak kabil değildir. Bunun için şeytanî plânlarını, desiselerini değiştirdiler. Bir zayıf damarlarından veya sâfiyetlerinden istifade ederiz fikriyle aldatmak yolunu tuttular. O münafıklar veya o münafıkların adamları veya adamlarına aldanmış olanlar dost suretine girerek, bazan da talebe şekline girerek derler ve dedirtirler ki: "Bu da İslâmiyete hizmettir; bu da onlarla mücadeledir. Şu malûmatı elde edersen, Risale-i Nur'a daha iyi hizmet edersin. Bu da büyük eserdir" gibi birtakım kandırışlarla, sırf o Nur talebesinin Nurlarla olan meşguliyet ve hizmetini yavaş yavaş azaltmakla ve başka şeylere nazarını çevirip, nihayet Risale-i Nur'a çalışmaya vakit bırakmamak gibi tuzaklara düşürmeye çalışıyorlar. Veyahut da maaş, servet, mevki, şöhret gibi şeylerle aldatmaya veya korkutmakla hizmetten vazgeçirmeye gayret ediyorlar.

Risale-i Nur, dikkatle okuyan kimseye öyle bir fikrî, ruhî, kalbî intibah ve uyanıklık veriyor ki, bütün böyle aldatmalar, bizi Risale-i Nur'a şiddetle sevk ve teşvik ve o dessas münafıkların maksatlarının tam aksine olarak bir tesir ve bir netice hâsıl ediyor.

Fesübhanallah! Hattâ öyle Nur talebeleri meydana gelmektedir ki, asıl halis niyet ve kudsî gayeden sonra, bir sebep olarak da, münafıkların mezkûr plânlarının inadına, rağmına dünyayı terk edip kendini Risale-i Nur'a vakfediyor ve Üstadımızın dediği gibi diyorlar: "Zaman, İslâmiyet fedaisi olmak zamanıdır." Elhamdülillahi hâzâ min fazlî Rabbî. (tarihçe-i hayat sh:676)

Birincisi: ”Deccal’ın hayatını ve işlerini beğenmeyenler onu tanıyabilir.” (tirmizi fiten 56)

İkincisi: ”Deccalın çıkıtığını duyduğunuzda ,mümkün mertebe ona yaklaşmayın. Çünkü adam onu mümin zannederek yanına gider,beraberinde biraz kalır ,sonra ondaki şüphelerle ona tabi olup tuzağına düşer.” (hadis no:811.risale-i Nurun kudsi kaynakları)

Üçüncüsü: ”Kim ki ona (Deccala yani cereyanına) iman edip tabi olur ve onu tasdik ederse artık onun geçmiş hiçbir Salih ameli ona menfaat vermeyecektir…Ve her kim onu tekzib edip yalanlarsa onun geçmiş günahlarının hiç birisinden muaheze edilmeyecektir.” (no:807.Risale-i Nurun kudsi kaynakları)

: Nev-i insanın yüzde sekseni ehl-i tahkik değildir ki, hakikate nüfuz etsin ve hakikati hakikat tanıyıp kabul etsin. Belki, surete, hüsn-ü zanna binaen, makbul ve mutemed insanlardan işittikleri mesâili takliden kabul ederler. Hattâ, kuvvetli bir hakikati zayıf bir adamın elinde zayıf görür; ve kıymetsiz bir meseleyi kıymettar bir adamın elinde görse, kıymettar telâkki eder. (barla lahikası)

Nurcular ehl-i tahkik olmalı.Şahıslara değil hakikate bakmalı tahlil etmeli.Çünkü;
“Ve madem bu müthiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid’a lar, dalâletler içerisinde bizler gayet az ve zayıf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gayet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i imaniye ve hizmet-i Kur’ân iye omzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş.” (ihlas risalesi)
rıza-yı küfür küfür olduğu gibi, zulme rıza da zulümdür. (mektubat 28.mektub)

İslâmiyet düşmanları, bir taraftan tamamıyla yalan propagandalarına ve taarruzlarına devam ederken, diğer taraftan da Nur talebelerinin Üstadları ve Risale-i Nur hakkında istidatları nisbetinde, istifade ve istifâzelerinden doğan minnet ve şükranlarını ifade eden takdirkâr yazı ve sözlerden mürekkep, bir nevi müdafaalarını perdeler arkasından men etmeye çalışıyorlar. Bunun için, sâfdil gördükleri dostların dostlarına veya dostlara samimî görünerek "İfrata gidiyorsunuz" gibi, bir takım şeyler söylettiriyorlar. İşte, böyle sinsi, böyle dessas, böyle entrikalı, çeşitli iftiralarla bizi korkutmaya, yıldırmaya ve susturmaya çalışıyorlar.
Evet, acaba hiç akıl kârı mıdır ki, din düşmanları, iftira ve yalanlardan ibaret yaygaralarını yapsınlar da, bizler hakikatı izhar tarzıyla müdâfaa etmekte susalım? Acaba hiç mümkün müdür ki, İslâmiyet düşmanlığıyla, Üstad Bediüzzaman hakkında zâlimâne ve cebbarâ ne haksızlıkları irtikâb eden, o insafsız propagandacılar, yalanlarını savururken, biz, Üstad ve Risale-i Nur'un hakkaniyetini ilân ederek o acip yalanlarını akîm bırakmaya çalışmayalım? Acaba eblehlik ve sâf-derunluk olmaz mı ki; Kur'ân ve imânın hunhar ve müstebid zâlim düşmanları, Kur'ân ve İslâmiyet’i ve dini, Risale-i Nur'la küfr-ü mutlaka karşı müdafaa ve muhafaza hizmetini yapan Bediüzzaman aleyhtarlığında, mütemadiyen uydurmalarla seslerini yükseltsinler de, biz hak ve hakikati beyan ve ilân etmekte sükût edelim, susalım veya "biraz susun" gibi bir şeyle, paravanalar, perdeler arkasında icra-i faaliyet yapan o gizli dinsizlere bir nevi yardım etmiş veya desteklemiş olalım? Asla ve kellâ, kat'a ve asla susmayacağız! Ve hem susturamayacaklardır. Durmayacağız ve hem durduramayacaklardır. Bu can, bu kafesten çıkıncaya kadar, bu ruh, bu cesetten ayrılıncaya kadar, bu nefes, bu bedenden gidinceye kadar… (sözler )

“Hem gaflet içinde fenalara uymamak ve lakaytlıkla nefsin dizginini bırakmamak için nifakın başına geçecek müthiş şahıslardan her asır çekinmeli korkmalı” (sözler 24.söz)
Rivayette var ki, “Süfyan büyük bir âlim olacak, ilimle dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar.”
Ve'l-ilmu indallah, bunun bir tevili şudur ki: Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle ve fenniyle ve siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine taraftar eder ve din derslerinden tecerrüt eden maarifi rehber edip tâmimine şiddetle çalışır, demektir.(5.şua)

İslâmların Deccalı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali'nin (r.a.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccalı Süfyandır, İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek.(5.şua)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurdersi.forummum.com
NurDersi
MuHakkiK
MuHakkiK
NurDersi


Mesaj Sayısı : 709
Kayıt tarihi : 30/01/09

Nur Mesleğinde Su-i ZAN Empty
MesajKonu: Geri: Nur Mesleğinde Su-i ZAN   Nur Mesleğinde Su-i ZAN Icon_minitimeC.tesi Ocak 31, 2009 8:48 pm

1.NOKTA: Mevcud şahıs(lar) büyük bir alim(ler) olmalı.
2.NOKTA: Kuvvet, kudret, kabile, aşiret, cesaret ve serveti olmadığı halde zekaveti, fenni ve siyasi ilmiyle o mevkii kazanmış adeta zengin bir aşiretin, kabilenin lideridir.
3.NOKTA: Aklıyla (istidraciyle) çok alimlerin akıllarını teshir etmiştir. Zihinleri bulandırmış merdud ve matrud sayılamamaktadır.
4.NOKTA: Kendisine bağlı resmi ve gayr-i resmi muallim ve hatipleri bulunur. Maarifi rehber tutmuştur.
5.NOKTA: İslamlar, dindarlar hatta ehl-i hamiyet içinde istidraci vasıtaların (ispirtizma-Manyetizma) saikasıyla ve[ON DÖRDÜNCÜ MESELE: Rivayette var ki, "Deccalın mühim kuvveti Yahudi dir. Yahudiler severek tâbi olur…..] sırrınca ardında mühim ifsad komitelerin kökü dışarıda olan mason ve zendıka şebekelerinin yardımı üzerindedir. Maarifi** esas tutması ve şiddetle tamimine çalışmasının sabebi aslisi ise:

**Veledlerini Kuran-ı Kerim ilimlerinden daha ziyade asr-ı cehalete götüren ilimlere sevk edenler demektir. Hissiyat-ı diniye 2. 3. derecede kalmamak şartıyla mevcut maarif tehdit olmaktan çıkabilir.

ikincisi: Dinin zaruriyâtı ki, içtihad onlara giremez* çünkü kat'î ve muayyendirler… Şu zamanda terke uğruyorlar ve tezelzüldedirler. Ve bütün himmet ve gayreti, onların ikamesine ve ihyâsına sarf etmek lâzım gelirken... yeni içtihadlar yapmak, bid'akârâne bir hıyanettir. (6. maninin ikincisinden iktibasen)
…Muharriblerin girmesine vesile olacak delikler açmak İslamiyet’e cinayettir. (sözler)
Şüphesiz Süfyan yada perde gerisindeki irtidatkar şahsı manevi bu hıyanet ve cinayeti kaçırmayacak!Elbette din adına fetva verebilecek kadar tanınmış ve alim olacak ve her halde İslamlar içinden çıkacak ve o külli mananın muayyen ölmüş gitmiş o ferdinin müdafii ve gizli bir takipçisi olmaya çalışacak
*:Tesettür, 5 vakit namaz , kurban vs. gibi
Birden ruhuma gelmiş bir endişeyi beyan ediyorum.
Ehl-i dalâlet, Risale-i Nur'un elmas kılıçlarına mukabele edemedikleri için, şakirtleri içinde, derd-i maişet cihetinden ve bahar mevsimi gafletinden istifade ederek, meşrepler veya hissiyatları muhalefetinden zayıf damarları bulup, şakirtleri içindeki tesanüdü sarsmak istediklerini hissettim ve anladım. Sakın, çok dikkat ediniz, içinize bir mübayenet düşmesin. (Kastamonu L.)

Gariptir ki, en ziyade lehime çalışması lâzım olan bazı vazifedarlar, aleyhimde istimal ve istihdam edildi. Nurcular, çok ihtiyat ve dikkat ve temkinde bulunmaları lâzımdır. Çünkü, mânevî fırtınalar var; bazı dessas münafıklar her tarafa sokulur.

Madem hakikat-i hal böyledir. Risale-i Nurun düşmanları öyle bir plan yapmalıdırlar ki kaleyi içten fethetsinler. O da ancak kendi içlerinden birini vazifeli kılarak nura dost talebe elbisesine büründürerek ve ekser nurcuların güvenlerini zenginliği ve bir takım nefse hoş gelen icraatlarıyla kazanmaya çalışarak bilakis zahirde nura büyük bir hizmet yapılıyormuş izlenimi vererek (hakikatte ise nura çok büyük darbe vurarak) iş yapmalarıyla mümkün olacaktır. Aya zannediyor musunuz ki düşman yenilmiş yok olup gitmiş. Zannınız hatadır büyük yanlıştır.su uyur düşman uyumaz. Dikkat ediniz düşmanlarınız dost elbisesine bürünmüş sizinle aynı sofraya oturuyor. Basiretiniz mi kapanmış. Uyan ey kalp ey vicdan kurt gövdeyi kemiriyor geniş bir tedavi zamanıdır. Tabibin Risale-i Nur dur.
Latif bir nükte: “Zamanın birinde bir köylü işleğine (eşeğine) sarı saman yedirmek istemiş.İşlek tabi yememiş.Sahibi bakmış olmuyor. İşleğin gözüne gözlük takmış.Camlarını da yeşile boyamış. İşlek sarı samanı yeşil ot zannedip yemiş.”
“Evet, yol iki görünüyor. Cadde-i kübrâ-yı Kur'âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var.” (ihlas risalesi)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://nurdersi.forummum.com
 
Nur Mesleğinde Su-i ZAN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
NUR DERSi - NUR DERSLERi :: RİSALE-İ NUR ÖZEL BÖLÜM :: RİSALE-İ NURDA NUR TALEBELİĞİ-
Buraya geçin:  
lemalarnuru@hotmail.com
Powered by phpBB © phpBB Group
Copyright © 2007 By Admin & Administrator
©PhPBB
Forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar